Dersim Son Dakika Haber - Dersim Ekspres Gazetesi
HV
27 NİSAN Cumartesi 21:51

23. Dönem Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis ABC Gazetesi için yazdı.

CHP milletvekili Gürsel Tekin’in bir televizyon programında sorulan soruya, “HDP’ye bakanlık verilebilir” cevabı, oyunbozanlığa gerekçe arayanların imdadına yetişti adeta. Oysa ki cevap, olması gereken siyasal/sosyal gerçekliğe bir dokunuştu sadece.

SİYASET
Giriş Tarihi : 13-09-2022 09:00
23. Dönem Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis ABC Gazetesi için yazdı.

Tekin’in CHP adına söz ve karar yetkisinin olmadığı bilinmesine rağmen, Cumhur İttifakı ve Altılı Masa bileşenlerinden İYİ Parti’nin bazı kurmaylarınca bu cevap CHP’yi bağlayan bir açıklama olarak dillendirilip Kılıçdaroğlu’nun adaylığı tartışmanın odağına oturtulmaya çalışıldı.

Yasalarla kurulup devlet bütçesinde hakkı olan yardımı alarak seçimlere giren HDP’nin meşruluğunu tartışma konusu yapanların, HDP’li Meclis Başkan Vekilinin Başkanlığında yönetilen birleşimlerde “Sayın Başkan” diyerek söz talep etmelerini bir yana bırakalım…

HDP’yi meşru görmeyen birey ve odakların, bir yönüyle Kılıçdaroğlu’nun adaylığının meşruiyetine gölge düşürmeyi hedefledikleri anlaşılıyor. Çünkü Kılıçdaroğlu Alevi, HDP bir Kürt partisi...

Oysa ki inanç ve etnik kimlikleri hiçbir zaman siyasete argüman etmemiş/etmeyen bir Kılıçdaroğlu ve Türkiye partisi olduğunu söyleyen bir HDP gerçekliği var.

Öncelik meclis aritmetiği olmalıdır

AKP ve MHP, gündemi cumhurbaşkanlığı adayına odaklayarak, sistemde asıl dönüşümü sağlayacak olan milletvekili seçimlerini ikinci plana itmiş durumda. Haliyle muhalefet de bu gündemden uzak kalamıyor. Mecliste karar çoğunluğuna erişemeyeceğini anlayan iktidar, altılı masanın “Tek adam” rejimini zora sokacak meclis üye tam sayısının üçte ikisi ya da beşte üçü kadar milletvekili sayısına ulaşamayacağını öngörerek cumhurbaşkanlığını kazanmaya odaklanmış.

Seçimlerde cumhurbaşkanlığı kazanımı üzerine kurulmuş bir stratejik programla öne çıkmak mevcut iktidar ve ortakları için son bir umut olsa da, muhalefetin demokratik beklentileri açısından istenilen sonucu vermeyebilir. Öncelikle, topal ördeğe döndürülmüş meclisi bu durumdan kurtaracak bir meclis aritmetiği hedeflenmelidir. Türkiye’nin içine çekildiği “tek adam” rejiminden kurtulmanın yolu, yeni bir “tek adam”da değil, (sorunlu seçim sistemine rağmen) halk iradesinin yansıdığı mecliste aranmalıdır.

Değişim için gerekli olan meclis aritmetiğine erişememe olasılığı her zaman var. Dolayısıyla, muhalefet için “tek adam” yetkilerini kullanmayacak güvenilir bir aday mutlak zorunluluk haline geliyor. Bu yönüyle, Türkiye siyasetinde ilk defa siyasi benze(ş)mezleri birleştirmede fedakarlık ve başarı göstermiş Kılıçdaroğlu Altılı asa için en uygun aday olarak öne çıkıyor.

AKP ve MHP Kılıçdaroğlu’nun kazanacağına inanmış durumda

Birkaç ay öncesine kadar adaylığını açıklaması için çırpınan AKP, Kılıçdaroğlu lehine gelişen toplumsal dönüşümü görünce “Kılıçdaroğlu’nun adaylığı tek umudumuzdur” blöfüyle adaylığın oluşumunu engellemeye çalışıyor. Bu blöfle birlikte, iktidar ortakları ve kripto destekçilerin saldırıları arttı. Saldırıların örtülü ortak paydası Kılıçdaroğlu’nun Aleviliği…

Hiç kuşkusuz altılı masa bileşenlerinin benze(ş)mezlikleri üzerinden çatlak yaratmaya uğraşan AKP ve ortağı, Kılıçdaroğlu’nun aday olması halinde adayın Alevi kimliği üzerinden karşı propaganda inşa edecektir. Ancak bu durum, bugüne kadar zaten CHP’ye ve Alevi bir adaya oy vermemiş ve vermeyecek olan kesim dışındaki kitle üzerinde belirleyici bir etki yaratmayacaktır. Bu konuda belirleyici olan 6'lı Masanın tutumu olacaktır.

Hesap sadece 50+1 üzerine mi yapılmalı?

Mevcut seçim sistemiyle Kürtleri görmezden gelerek 50 + 1’i yakalamak olanaklı görünmüyor. Kürtleri görmezlik esas olarak demokrasi adına büyük bir açmazdır.

Süreç hassasiyeti kaygısıyla hem Cumhur İttifakının hem de Altılı Masanın, ilişkiden kaçındıkları HDP’den yararlanma hayalleri olacaktır. AKP ve ortağı MHP hayalle yetinmeyecek, özellikle şeytanlaştırdığı HDP üzerinden CHP ve ittifak bileşenlerini şeytanlaştırmaya çalışırken, önceki seçimlerde olduğu gibi Kürt oylarını almanın her türlü yolunu deneyecektir.

Hem Cumhur İttifakı, hem de Altılı Masa bileşenleri Kürtlerin oyu olmadan sonuç alınamayacağını kendi adları kadar iyi biliyorlar. Ancak, hassasiyetler adına ürkekçe yapılan siyasetle ötelenen Kürtlerin bağırlarına basacak taş bulmakta zorlanacaklarını hatırlatmak gerekir. Kürtsüz bir seçimle 50+1’i bulmanın hesabı içinde olanlar olabilir. Aritmetiksel sonuç istedikleri gibi çıksa bile, Türkiye’nin daha zor bir çözümsüzlük sürecine gireceğini öngörmek için kahin olmaya gerek yoktur.

Elbet HDP kendi ittifak bileşenleriyle özgün siyasetini programlayacak, gerek duyulursa kendi adayını gösterecek, ikinci tura kalınan bir seçimde Kürt seçmenin eğilimini görmezden gelmeyecektir. Bu eğilimde, özellikle altılı masanın Kürt realitesine yaklaşımı ve söylemi etkili olacaktır.

Seçimden ileri demokrasi ya da sosyalist bir gelecek beklenmiyor. Seçimin, çağdaş ve demokratik yaşam olanaklarının kısıtlandığı, bir avuç azınlığın mutluluk kaynağı “tek adam” sisteminden farklı bir ortam sunacağı tartışma götürmez. Örgütlenmelerinin ve programlarının öz gücüne güvenen, krizlerden ve kaostan medet beklemeyen Sosyalist Güç Birliği vb. yapılar bu farkı görmezden gelemezler, gelmiyorlar da…

Altlı masa bileşenlerinin samimiyeti birinci önceliktir

Altılı masa bileşeni İYİ Parti’nin içinden kısmen oyun bozma girişimleri kendini açığa vurdu. Girişimlere fanatik milliyetçi düşüncenin kaynaklık etmesi kadar, CHP’nin İYİ Parti’ye biçtiği abartılı rolün de payı var. Bu durum, İYİ Parti’nin bazı kadrolarında siyasi şımarıklığa, dolayısıyla masanın bir bileşeni olarak istikrarın bozulmasına yol açıyor.

İYİ Parti’nin sürdürdüğü istikrarını kaybetmesi öncelikle kendisi için bir çıkmaz yaratır. MHP’ye rağmen kurulan partinin varlık nedeni sorgulanır hale gelir. MHP’den farklı olunacağına inanıldığı için kurulan İYİ Parti, (iktidarın suçlarına ortak olmak istemeyen tabanında) ciddi bir yarılmayla karşı karşıya kalabilir. Bu yarılmada, büyük çoğunluğun cumhurbaşkanlığı seçimindeki tercihinin altılı masadan yana olma olasılığı büyüktür.

Masa dışında bir aday arayışı başından beri gösterilen samimi havaya gölge düşürebilir. Bugüne kadar adları geçenler arasında Erdoğan’a alternatif olabilecek en uygun profilin Kılıçdaroğlu olduğuna kuşku yok. Bir yönüyle aritmetiksel başarı 50+1’de aransa da, toplumsal barış ve eşit yurttaşlık açısından Alevi bir adayın varlığı önem arz ediyor.

Kılıçdaroğlu’nun adaylığı; demokrasi adına toplumsal tabulara indirilmiş bir darbe olarak Türkiye’de demokratik siyasal mantalitenin boy vermesine yol açacaktır.

Erdoğan’la benzeş bir adayla yarışıldığında, seküler-demokrat kitlelerin büyük çoğunluğu “nasıl olsa değişen bir şey olmayacak” öngörüsüyle sandıkta cumhurbaşkanlığına oy kullanmaz. Bu da Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı olması demektir.

Kenar kıyı vuruşlarına rağmen, altılı masada “hodri meydan” diyerek oyunu bozmaya çalışan birilerinin çıkması çok olası gözükmüyor. Birilerinin kopması masanın dağılmasına yol açmaz. Olası bir olumsuzlukta, siyasal ve toplumsal arka plan gereği meydan okumada en güçlü elin Kılıçdaroğlu ve birlikte yürüdüğü/yürüyeceği ittifak bileşenlerinde olduğunu söylemeye gerek yok bile.

Dersim EkspresDersim Ekspres

YORUMLAR