Emek Partisi İl Örgütü tarafından düzenlenen ve siyasi parti, sivil toplum örgütü temsilcilerinin de katılarak destek verdiği açıklamayı EMEP MYK Üyesi Orhan Kurul okudu.
Dün yapılmak istenen açıklamaya polisin müdahale ettiğini hatırlatan Kurul, “Basına da yansıyan görüntülerde yapılan müdahalede yere düşen il başkanımız Ergin Tekin yere düştükten hemen sonra bir polis, il başkanımızın beline tekme atıyor ardından da hızla uzaklaşıyor. Yine basına yansıyan görüntülerde aynı polis gözaltına alınan genci zaten gözaltına alan en az 5 polis varken koşuyor ve sürüklemeye çalışıyor, şiddet uyguluyor. Açığa çıkan görüntülerden hareketle zaten ‘birilerine şiddet uygulamaya’ gelmiş izlenimi hemen oluşuyor. İl başkanımıza polis tarafından atılan tekme sonucunda, il başkanımızın belinin yan kemiğinde iki kırık oluştu. Neyse ki kırıkların oluştuğu kemik, omuriliğe baskı yapan kemiklerden biri değil! Başkanımızın durumu iyi, ancak bir süre dinlenmek zorunda” dedi.
Ülkenin birçok kentinde aynı konuda açıklamalar yapıldığını ve müdahale olmadığını söyleyen Kurul, “Ancak bu kentin Valisi ve kolluk güçleri Anayasa’yı kendilerine göre yorumlamak konusunda oldukça mahir oldukları için ‘izin vermeyeceğiz’ deyip durdular. Anayasa'nın 34'üncü maddesi “Herkes, önceden izin almadan silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir” der. Ancak, mülki amir kendini Anayasa’nın üzerinde görüyor ve yasakladım diyor. Uzun bir süredir ‘huzur şehri yaptık’ dedikleri kentimizde şehrin sahibi edalarıyla hareket edip, ‘şu yasak, bu yasak değil’ deyip duruyor. Şimdi buradan, kendini buranın sahipleri sananlara sesleniyoruz, biz ezelden beridir buradayız! Bu kentin her bir sokağında devrimcilerin izleri var. Huzur şehri yarattık deyip, kendi hegemonyanızı kurmaya çalışıyorsunuz ama buna müsaade etmeyeceğiz! Demokratik haklarımızdan vazgeçmeyeceğiz! Dişle, tırnakla kazanılmış bu hakların korunması, geliştirilmesi için mücadele etmeye devam edeceğiz” diye konuştu.
Kolluğun işlediği suçlarda yargının cezasızlık pratiği sergilediğini iddia eden Kurul, “Polise bu cesareti veren şeyin, kolluğun işlediği her suça karşı yargının geliştirdiği cezasızlık pratiği olduğunun farkındayız. Bu cesaret, bir siyasi partinin kendini açıklama hürriyetine de engel olabiliyor. Bu cesaret bir insanın belini kırabiliyor! Bu yaşananların toplamının bir sonuç olduğunu biliyoruz. İl başkanımıza karşı geliştirilen bu canice cezalandırmayla Kürt sorununda demokratik, barışçıl, eşitlikçi çözümü savunmanın cezalandırıldığını biliyoruz. Ancak, bir kez daha söylüyoruz Bunu savunmaktan vazgeçmeyeceğiz! Halkımızın; barış, eşitlik, demokrasi talebini büyütmenin bir parçası olmaktan geri durmayacağız!
Tüm bu baskıcı, yok sayan tutumların kendisinin aynı zamanda halkımızın içerisinde bulunduğu ekonomik sıkıntıların üzerini örtmek için de kullanıldığının farkındayız. Buna karşı birlikte mücadelenin çağrısını bir kez daha yapıyoruz.
Bir çağrı da Tunceli Valisine yapıyoruz!
Dün il başkanımıza yapılan canice saldırı karşısında yapmanız gereken şey çok açık: Bu İşkenceci polis derhal görevinden alınmalıdır!
Aksi takdirde, kendisi burada kaldıkça, onu gördükçe onun işkenceci biri olduğunu, işkence yapmaktan zevk alan biri olduğunu haykıracağız.
Bugün itibariyle avukatlarımız aracılığıyla suç duyurusunda bulunduk. İl başkanımıza yapılan bu saldırının sonuna kadar takipçisi olacağız. İşkence yapmaktan zevk alan bu polis görevinden uzaklaştırılana, cezasını alana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Açıklamada konuşan EMEP il başkanı Ergin Tekin'in avukatı Çağla Yolaşan ise, “Hem hukuki sürece ilişkin bilgilendirmede bulunmak hem de bir takım çağrılar yapmak istiyorum. Dün burada gerçekleşen basın açıklaması çevik kuvvet tarafından ablukaya, çembere alındı ve il başkanımız zaten hiçbir mukavemet göstermezken herhangi bir kolluk görevlisine saldırıda bulunmazken üstelik başka bir protestocuya takılıp yere düşmüş bir vaziyette tamamen savunmasız bir haldeyken barbarca, canice sırtından tekmelenerek kemiklerinin kırılmasına sebebiyet verilmiş oldu. Kemik kırığı sebebiyle Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından resen bir soruşturma başlatılmış oldu. Yaralama suçuna ilişkin. Fakat kendisi şu an hareket edemez durumda olduğu için ifade verme işlemlerini birkaç gün erteledik. Diğer taraftan biz burada yalnızca kasten yaralamanın değil, hem kolluk personelinin hem de onun devlet memurları kanununa göre emri altında olduğu amirlerinin, tümünün sorumluluğunu da ifade ederek işkence ve kötü muamele suçundan ayrıca suç duyurusunda bulunduk. Elbette ki kemik kırığı sebebiyle yaralamaya sebebiyet vermiş olmasından dolayı ayrıca bu suçtan dolayı da suç duyurusunda bulunduk ve görevi kötüye kullanmış olmasından ayrıca en demokratik hakların kullanılmasının toplanma düşünceyi ifade etme hürriyetini Türkiye cumhuriyeti yasalarının yüksek yargı organlarının sabitleşmiş kararlarının ve uluslararası hukukun güvence altına aldığı bu en temel hakları Dersim'de kullanılmadığını bir süredir zaten biliyoruz. Tüm suçlar yönünden ayrı ayrı suç duyurusunda bulunduk.
Şimdi ben size iki olay hatırlatmak istiyorum değerli arkadaşlar; 2020 yılında belediye otobüsü durağında evine gitmek üzere bekleyen bir kadın, Dersimli bir kadın hiç üzerine vazife değilken hatta görevi başında dahi değil iken iki tane kolluk görevlisi tarafından bir canlı bombaya benzetildiği için yere yatırıldı darp edildi. Çevredeki insanlar tehdit edildi, havaya ateş edildi ve sonuç takipsizlik... 2022 yılında akşam saatlerinde yine genç bir kadın, Dersimli bir kadın taksi beklerken, dört kişinin tacizine uğradı bunlardan bir tanesi uzman çavuş. Uzman çavuşun belindeki silahla öncelikle bu kadın arkadaşımız taciz edildi, tehdit edildi, yüzüne silah doğrultuldu. Yargılama yapıldı ve sonuç silahla tehditten beraat..
Cumhuriyet Başsavcılığına çağrı yapıyoruz, soruşturma başlatılmış kasten yaralamadan. Azami hızda Avrupa insan hakları Mahkemesi içtihatlarına uygun olarak, Türkiye Anayasası’nın güvence altına aldığı yaşam hakkına ve devletin buradaki pozitif ve negatif yükümlülüklerini, işkencede kötü muamele yasağının gereğinin yerine getirilmesini ve kamuoyunun adalet duygusunun tesis edilebilmesi için azami hızla tüm bu suçlardan soruşturma yapılmasını ve bu ilgili polis memurunun ve amirlerinin hakkında gerekli cezalandırma kararının verilmesini bekliyoruz. Bu ülkenin vatandaşı adaleti kendisi aramak, bulmak, kendisi tesis etmek zorunda kalmasın. Hiçbirimiz bu durumla karşı karşıya kalmayalım. İlk günden Tunceli Başsavcılığı’na şikayette bulunarak gereğinin yapılmasını istiyoruz.
İkinci çağrımız Tunceli Valisi Sayın Bülent Tekbıyıkoğlu‘na. Tunceli’nin huzur dolu bir kent olduğunu sık sık ifade ediyor kendisine buradan söylemek istiyoruz sayın vali bizim huzurumuz yok. Bizim huzurumuz dün burada il başkanımızın belini kıran bir polis memuru tarafından elimizden alındı ve cezasını çekmeden, açığa alınmadan, görevden el çektirilmeden de bulmayacağız. Gerekirse tüm sorumluların huzurunu kaçırmak için hukuk yollarıyla elimizden ne geliyorsa yapacağız. Siz bu ilin mülki amirisiniz. Görevinizi yerine getirin ve bu işkenceci polisin arkasında durmayın. Cezasını çekmesi için ve tüm kolluk görevlilerine bunu yaparlarsa neyle karşılaşacaklarını görmeleri için” ifadelerini kullandı.