Dersim Son Dakika Haber - Dersim Ekspres Gazetesi
HV
25 NİSAN Perşembe 07:10

HÜDA PAR’dan Provokatif Ziyaret: Yıllardır Yanlış Mezar Ziyaret Ediliyor!

HÜDA PAR Başkanı ve AKP İstanbul Milletvekili Adayı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun sözde İdris-i Bidlisi’ye ait olan mezarı ziyaret etmesi Aleviler tarafından tepkiyle karşılandı. Mezar ziyareti ve Alevilerin tepkilerine ilişkin açıklama yapan tarihçi, Doç. Dr. Yalçın Çakmak, tepkilerin daha çok İdris-i Bidlisi’nin 1514 yılından önce gerçekleşen Alevi katliamlarında rol almasının düşünülmesinden kaynaklandığını söyledi. Çakmak, ayrıca söz konusu mezarın Bidlisi’ye ait olmadığını da belirtti.

GÜNCEL
Giriş Tarihi : 23-04-2023 16:27   Güncelleme : 24-04-2023 11:12
HÜDA PAR’dan Provokatif Ziyaret: Yıllardır Yanlış Mezar Ziyaret Ediliyor!

Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Munzur Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yalçın Çakmak şunları ifade etti:

“Bir kere söz konusu mezar İdris-i Bidlisi’ye ait değil. Bunlar ondan bile bihaber. Zira bilindiğinin aksine İdris-i Bidlisi mutaasıp bir Sünnî-Şafi değil de 12 İmamcı, mehdici Şiiliğin Nurbahşi kolundan gelen mutaassıp bir Şii’dir. Şah İsmail ile 1501-1513’e kadar çok sıkı ilişkiler kurmuştur. Onun adına kaside ve rubailer yazmıştır. Hatta 1513’te onun hizmetine girmek için Tebriz’e gitme hazırlığı bile yapmıştır ki bu da çeşitli nedenlerden ötürü olmamıştır.

İkincisi HÜDA PAR başkanının Kılıçdaroğlu’nun ‘Alevi’ videosundan sonra bunu yapması özellikle tercih edilmiş bir mesaj, provokasyondur. Ayrıca dile getirildiği ve inanıldığı gibi o mezar İdris-i Bidlisi’ye de ait değil. Bilgilerinden de belli olduğu gibi kutubluk mertebesine erişmiş bir sufiye aittir. Mezarın tarihi de yoktur. Bidlisi’yi çağrıştıracak tek şey isim benzerliğidir. Mezarda aynen şöyle yazar: ‘Kutbu’l arifin merhum ve mağfurun-leh İdris Efendi’nin ruhuna Fatiha’. Bununla birlikte İdris-i Bidlisi’nin sufiliği kutubluk derecesinde değildir. Kendisi Osmanlı dünyasında ‘Molla İdris’ ya da ‘İdris-i Münşi’ olarak bilinir. Bu kişiler zerre kadar İdris-i Bidlisi’yi tanımıyorlar. Bu hususta Vural Genç’in konunun uzmanı olarak çok kıymetli çalışmaları var.

Diğer yandan Aleviler de yaşadıkları zulümlerin geride bıraktığı haklı tepkilerden ötürü İdris-i Bidlisi hususunda anakronik yaklaşıyorlar. Çünkü bahsedilen söz konusu katliamda Bidlisi’nin dahli yoktur. Zira 40 bin Kızılbaşın katlini Bidlisi değil Yavuz Sultan Selim 1514’ten önceki Osmanlı mülkünde gerçekleştirdi. Bunu aktaran ilk kişi de Bidlisi’dir. Öyle ki 40 bin kişinin katli vurgusu da onunla başlar. Böylece diğer Osmanlı müverrihleri de ondan almışlardır. Mesela Hoca Sadettin gibi. Özet olarak, Kürdistan olarak anılan Kürtlerin yaşadığı coğrafya Çaldıran Savaşı’ndan önce gerçekleşen bu katliamda hala Osmanlı toprağı olmadığı için ne İdris’in ne de Kürtlerin bu katliamlarda rolü oldu.

Ayrıca, Alevilerin sözlü belleğinde Bidlisi’nin uzun bir tarihi de yoktur. Çünkü şunun şurasında Selim Şahname’yi Hicabi Kırlangıç 1995’te doktora tezi olarak çalışıp, sonrasında kitap olarak basılınca (takriben 25-30 yıl) İdris’ten haberdar oldular. Ama ne yazık ki bu mesele kimlik siyasetine mal edildiği için ne İdris-i Bidlisi ne de tarih nesnel bir şekilde ele alınabiliyor. Ayrıca her konuda idris-i Bidlisi’nin yazdıklarını muteber kabul eden, 16. yüzyılın başı için çok güvenilir bir kaynak olarak öne çıkaran (-ki öyledir de) Osmanlı tarihçileri de nedense Kızılbaş katliamı meselesine gelince yazdıklarını gerekçe göstermeden reddederler ki bunu da bir eleştiri olarak ifade etmek isterim.”

Dersim EkspresDersim Ekspres

YORUMLAR
aliseryildirim21 1 yıl önce
Vaybe bildigimiz herseyde yalanmış sagolasın hocam çok şey örendim bu verdiğin bilğilerden
heyderheyder 1 yıl önce
Vayki ne vay.mezar onun değilmiş. şafi değil Şiiymiş. Habersiz yaşamışız bunca zaman