Konuya ilişkin TBMM Başkanlığına soru önergesi veren Milletvekili Ayten Kordu, “Eğitim, bir toplumun geleceğini şekillendiren en önemli alanlardan biridir. Laik, bilimsel, demokratik ve anadilde bir eğitim anlayışı, çağdaş ve ilerici toplumların temelini oluşturur. Ancak, son yıllarda Milli Eğitim Bakanlığı ile çeşitli dini vakıf ve dernekler arasında imzalanan protokoller, Türkiye’deki eğitim sisteminin tarafsızlığı ve bilimsel niteliği konusunda ciddi endişelere yol açmaktadır.

Son olarak, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Dersim Şubesi tarafından yapılan açıklamada, bir vakfın Dersim’deki okulları gezerek dini eğitim verdiği, vakfın propaganda faaliyetleri yürüttüğü ve öğrencilere yönelik yönlendirme yaptığı belirtilmiştir. Açıklamada ayrıca, bu faaliyetlerin Milli Eğitim Bakanlığı ile çeşitli vakıflar arasında imzalanan protokollerden güç aldığı, eğitimin ideolojik bir dönüşüme tabi tutulduğu ve özellikle Alevi yurttaşların yoğun olarak yaşadığı bölgelerde asimilasyon politikalarının bir parçası olarak yürütüldüğü ifade edilmiştir.

Eğitim sisteminin dinselleştirilmesi, yalnızca laik eğitime zarar vermekle kalmayıp, aynı zamanda toplumun farklı inanç gruplarını baskı altına alan ve tek tipleştirici bir anlayışı dayatan bir süreçtir. Okulların, dini vakıf ve derneklerin etkisi altına girmesi, öğrencilerin özgür düşünce geliştirme süreçlerini engellemekte ve bilimin yol göstericiliğini yok saymaktadır.

Özellikle, ekonomik kriz ortamında, devletin asli görevi olan ücretsiz, bilimsel ve kamusal eğitimi sunamaması, ekonomik açıdan zor durumda olan aileleri bu tür vakıfların sunduğu burslar, kurslar ve eğitim faaliyetlerine yöneltmektedir. Bu durum, kamu kaynaklarının eğitim kurumları yerine, belirli ideolojik amaçları olan dini vakıflara aktarılması sonucunu doğurmakta, eğitimde fırsat eşitliği ilkesini ihlal etmektedir.

Türkiye’de eğitim politikalarının, Anayasa’da güvence altına alınmış olan laiklik ilkesine uygun bir biçimde yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, Milli Eğitim Bakanlığı’nın okullarda yürütülen bu tür faaliyetlere yönelik denetim ve düzenlemelerinin kamuoyuna açıklanması gerekmektedir” ifadelerine yer verdi.

BAKAN TEKİN’E SORULAR

Milletvekili Ayten Kordu, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’den konuya ilişkin şu sorularına yazılı yanıt istedi:

Milli Eğitim Bakanlığı ile dini vakıf ve dernekler arasında kaç protokol imzalanmıştır? Bu protokollerin kapsamı ve süresi nedir? Bu protokoller hangi denetim mekanizmalarına tabidir?

Milli Eğitim Bakanlığı ile bazı tarikatlara bağlı dini vakıf ve kuruluşlar arasında imzalanan protokollerin içeriği nedir? Bu protokollerin eğitim sistemine etkileri nasıl değerlendirilmektedir?

Dersim’de bir vakfın okulları gezerek dini içerikli eğitim verdiği iddiası hakkında Bakanlığınızın bilgisi var mıdır? Bu vakıf hangi yetkiyle okullarda faaliyet yürütmüştür?

Okullarda herhangi bir vakıf veya derneğin faaliyet yürütmesi için hangi yasal düzenlemeler bulunmaktadır? Bu faaliyetler hangi denetim mekanizmalarına tabidir?

Alevi yurttaşların yoğunlukta yaşadığı Dersim gibi bölgelerde, başka egemen inançları esas alan vakıf ve derneklerin eğitim faaliyetleri yürütmesinin amacı nedir?

Son üç yıl içinde, kaç okulda ve kaç öğrenciye bu tür dini vakıflar tarafından eğitim verilmiştir? Bu vakıfların eğitim programlarına dair bakanlığınızın herhangi bir inceleme veya değerlendirmesi var mıdır?

Dini vakıfların okullarda faaliyet yürütmesiyle ilgili kamuoyundan gelen tepkilere karşı Bakanlığınız nasıl bir tutum sergilemektedir? Bu konuda herhangi bir denetim mekanizması işletilmiş midir?

Eğitimde laiklik ve bilimsel yaklaşımın korunması adına, Bakanlığınızın yürüttüğü somut çalışmalar nelerdir? Okullarda bilimsel eğitimi güçlendirmek için hangi politikalar uygulanmaktadır?

Milli Eğitim Bakanlığı, öğrencilerin herhangi bir ideolojik veya dini yönlendirmeye maruz kalmadan eğitim almasını sağlamak için ne tür tedbirler almaktadır? Bu kapsamda, eğitimde tarafsızlığı korumak adına hangi politikalar uygulanmaktadır?