Cemal Süreya Kültür ve Bellek Evi (CSKBE) 2023 etkinlikleri kapsamında Pülümür ilçesine gelen Nesin Vakfı yöneticileri ve çocukları, ilçe merkezinde 15 gün süren çadırlı kamp gerçekleştirdi. Dersim’in inanç mekanları ile kültürel ve tarihsi yerlerine gezen yönetici ve çocuklar, Büyük Çeşme ziyaretgahında Erdal Erzincan'ın önderliğinde yürütülen Gezici Bağlama Atölyesi çalışmalarını da izledi.
Çocuklarla birlikte ilçeye gelen Nesin Vakfı Yönetmeni Süleyman Cihangiroğlu, vakfın kuruluş amacına ilişkin Dersim Ekspres’e bilgi verdi.
Cihangiroğlu, “Nesin Vakfı’nı anlatacak olursak Aziz Nesin, çocukluğundan itibaren bu halka karşı kendini borçlu hissetmiş ve kendisinde böyle bir duygu oluşmuş. İyi okullarda ancak parasız şekilde okumuş. Hep şunu düşünmüş, “Beni kim okutuyor? Babamın parası yok? Tüm bunları çocuk aklıyla düşünmüş. İnsanlardan vergi alınıyor demek ki bu sayede okullar kuruluyor, yollar yapılıyor ve ben bu sayede okuyabiliyorum. Demek ki benim borçlu olduğum bu halk ve bu halka borcumu ödemeliyim diyor. Halkına karşı borçluluk duygusunu şöyle tarif eder, “Bu borçluluk, beynime batmış bir diken gibi sürekli kendini hissettiriyor.” Aziz Nesin, hayatı boyunca yaptığı her eylemde bu tarz duygusu var. 1980’lerde darbe olduğunda, insanlar acı çektiğinde, sıkıntı duyduklarında askeri darbeye karşı, cuntaya karşı Aydınlar Dilekçesi’ni verdi. Bunun da temelinde bu var aslında. Ankara Film Festivali’nin kurucusu, Türk-Yunan Dostluk Derneği’nin kurucusudur. Türkiye Yazarlar Sendikası’nın kurucusudur. Ve bu ülkedeki yokluğu gördüğünde de kayıtsız kalamamış çok yokluk içinde büyüdüğü için bunu çok derinden biliyor. En son iyi para kazandığını düşündüğü dönemde ben ne yapabilirim, nasıl bir şey yapabilirim diye düşünüp dururken vakıf aklına geliyor. Bir vakıf kurarsam, bütün malımı, mülkümü, kazandığım her şeyi de buraya bağışlarsam bu borcumu bir nebze de olsa ödemiş olurum diye düşünüyor. Nesin Vakfı’nın temel kuruluş amacı, felsefesi bu. Bu borcu kısmen de olsa ödemek. Nesin Vakfı’nı 1972’de kağıt üstünde kuruyor ve 1974’te Çatalca’da şu anki merkezin olduğu yerde bomboş bir tarlada vakfın temelini atıyor. Nesin Vakfı’na ilk çocukları da ancak 1980’lerde alıyor. Çünkü şunu fark ediyor yani inşaata başladığında o kadar da çok para kazanmıyormuş. Ona çok geliyormuş. Notlarında sık sık görürüz, güncesinde orada burada param yok çimento almam lazım, demir almam lazım. Hatta bir roman yazacağım diye söz verdim. Parasını aldım ama daha romanı yazamadım, yazmam gerek diye notlar görürüz. Nesin Vakfı, 1970’lerden bu yana yaşıyor. Şu sıralar 50. Yılımızı kutlamak için hareket edeceğiz. Birkaç 50 yıl daha var olmasını hedefliyoruz. Sonsuz ömrü olsun isteriz. Bu çerçevede bir dizi etkinlik gerçekleştireceğiz önümüzdeki yıllarda” dedi.
NESİN VAKFI NE YAPAR?
Vakfın çalışmalarına ilişkin de bilgi veren Cihangiroğlu, “Nesin Vakfı, ekonomik durumu kötü olan ailelerin okumak isteyen çocuklarını kabul ederek bünyesine alır ve ayaklarının üzerinde duruncaya kadar her türlü ihtiyacını karşılamaya çalışıyor. Elinden geldiğince çocukların yüksek çıkarını gözeterek bu amaç doğrultusunda hareket eder. Aslında Nesin Vakfı, bir vakıftan, yurttan ziyade çok çocuklu bir aile ve bu çok çocuklu ailenin 40 dolayında çocuğu var. Bu çocuklar, küçük yaşta kabul edilirler ta ki ayaklarının üzerinde duruncaya kadar. Çocuklarımızın ayaklarının üzerinde durması bizim için şu demek sadece akademik anlamda bir başarıdan söz etmiyoruz. Aynı zamanda hayatta kalma becerisini göstermek yani elinden her iş gelsin istiyoruz. Bunun için çalışıyoruz. Bunun için atölyelerimiz var. Çocuklarımız marangozluk bilirler, tarımdan anlarlar, küçük yaştan itibaren mutfağa girerler, mutfaktan anlarlar. Yani aslında her türlü donanıma sahip olmasını isteriz biz bu çocuklarımızın ve bu çerçevede hareket ederiz” diye konuştu.
KAMPLAR, 1990’LARDAN BERİ DEVAM EDİYOR
Özellikle yaz aylarında kamplar yaptıklarını söyleyen Nesin Vakfı Yönetmeni Süleyman Cihangiroğlu, “Bunun yanında yurtdışı gezileri ve yurt içi gezileri düzenliyoruz. Bu kamplarda hem birlikte daha ilkel koşullarda yaşamak hem oraya uyum sağlamak, hem de o bölgeyi tanımak, gezmek, mümkünse suya girmek, ören yerlerini gezmek, o bölgenin kültürünü, coğrafyasını tanımak istiyoruz. 1990’lardan beri bu kampları düzenliyoruz. İlk kampımızı 1993 yılında gerçekleştirmiştik. O günden bu yana sürüyor. Bu yıl da Ege, Akdeniz gibi bölgelerdense Doğu’da yapmayı uzun zamandır istiyorduk. Bir fırsat doğdu. Pülümür Belediyesi ve Cemal Süreya Kültür ve Bellek Evi yöneticileri bizi ağırlamak istediklerini söylediler. Biz de seve seve kabul ettik. İyi ki de gelmişiz. Hem biz yöneticiler, çalışanlar hem de çocuklar çok mutlu oldular. Burası olağanüstü bir yer. Önceden biliyordum ama bu kadar beklemiyordum. Böyle çok hoş bir bölgede, Pülümür’de bir kamp yerimiz var. Cemal Süreya’ya sırtımızı yasladık, kültür merkezine sırtımızı yasladık ve onun bahçesinde çadırlarımızı kurduk. Bölgeyi geziyoruz, tanıyoruz, insanlarla tanışıyoruz. Erdal Erzincan hocanın Gezici Balama Atölyesi ile Büyük Çeşme’de bir araya geldik. Onlarla hem tanışma durumumuz oldu hem de sazlarını, sözlerini dinledik. Çok keyifli, hoş bir gün geçirdik. Herkese teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.
Dersim Ekspres
