https://www.dersimekspres.com/files/uploads/user/8d3215ae97598264ad6529613774a038-af547280934e483ff761.jpg
Çetin Düzce

BİZ, SENİ ÇOK SEVDİK

07-11-2023 15:25 4293 kez okundu.

Dersim halkı, geçmişten gelen feodal akrabalık, kan bağı (aşiret), kivralık, muhasiplik ve pirlik-taliplik gibi inançsal ve manevi bağlarla birbirine bağlı olarak bugünlere kadar gelmiştir.

Dersim Coğrafyasının sahip olduğu özgünlük, söz konusu yörede inanç bağlamında da kendisini göstermiştir. Farklı etnik ve dinsel kökenli insanların yıllarca sorunsuz bir şekilde birlikte yaşaması, karşılıklı kültür alışverişini doğurmuştur. Bölgenin sahip olduğu doğa inancı daha sonraları gerek tasavvuf kökenli seyitlerin yöreye gelmesi gerekse de coğrafyanın 20. yüzyılda ulus devlete dahil edilmesiyle kendisini kutsal mekan olarak adlandırılan mağaralardan, su kenarlarından alıp “cem evi” olarak inşa edilen ibadethanelere bırakmıştır. Buna rağmen yöre insanının doğaya olan sevgisi, saygısı ve kudsiyet duygusu devam etmiştir. Bundan dolayıdır Düzgün Baba, Munzur Baba, Baba Mansur, Baba Qureş, Ağuçan, Sarısaltık, Abdal Cemal gibi manevi kişilikler ile bunların bazılarının mekânları olan, gerek bereketiyle, coşkusuyla Munzur gözeleri ve çayı gerekse de heybetiyle koruculuğuyla da Düzgün Baba dağı bu yörede önemini asla kaybetmeyen ve ziyaretçilerin yollarını boş bırakmayacağı mekânlar olmuştur. Onun içindir ki yörede dağlar, ağaçlar, tepeler, akarsular, kayalar, dağ keçileri, yılanlar, kuşlar, balıklar v.b. inanç öğesi olarak kutsal mekân ve kutsal canlılar algısının somutlaştırıldığı çeşitlilik gösteren objeler ve mekânlardır. Tüm bunlar Dersim halkının itikadında önem arz etmektedir. İşte uzun süreden beridir Dersim halkı herhangi bir baraj, taş ve kum ocağı, orman kesimi gibi doğaya tahribat veren projeyi duyar duymaz o projenin hayata geçmemesi için örgütlü bir şekilde harekete geçmeyi seçiyor…

Yine Dersimliler ve Dersim halkı tarihsel katliamlar, kıyamlar ve sürgünler yaşadığı için bu katliam kıyım ve sürgünler ortamında mit haline gelen önderlerine; yol gösterenlerine yapılan acımasız davranış ve yok etmeden yapılan haksızlıktan dolayı bu tarihi kimlikleri birer kahraman ve birer rehber olarak görür…

1950’li ve sonraki yıllarda artan kentleşme olgusu ve 60’lı yıllardan sonra yoğunlaşan sol ve sosyalist hareket ve oluşumların önder kadrolarının yine sosyal, sanatsal ve toplumsal yapıların yönlendirici ve taşıyıcı güçleri Dersimli gençlerden oluşmuştur.

Bunun yanında yörenin eğitimde fırsat eşitsizliğine rağmen bilimde ve bürokraside bu olgu kendini gösteriyordu. İşte o bürokratlardan biri de, Turgut Özal’ın birinci hükümeti döneminde adını Dersimliler tarafından kulaktan kulağa duyuran Kemal Kılçcdaroğlu oluyordu. Kılıçdaroğlu, önce Gelirler Genel Müdürlüğünde daire başkanı yardımcılığı sonraki yıllarda Bağ-Kur ve Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü kariyerleri, emeklilik sonrası ise Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekilliği, partinin grup başkan vekilliği ve genel başkanlığı yaptı. Kılıçdaroğlu, dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın Dersim halkında gurur, sevgi ve sempati yaratmıştı. Bu durum en marjinal siyasi kişilikleri bile Dersim’den çıkan bu şahsiyete, başında bulunduğu siyasi partinin 30’lu yıllarda aldığı politik ve askeri kararlarla yöre insanına yapmış olduğu katliam, sürgüne rağmen Kemal Kılıçdaroğlu’na sevgi ve sempatiyle bakmalarına ve halkın büyük bir kesiminde de saygı ve sevginin en üst kerteye çıkması gözle görülür; kulakla işitilir bir hal almıştı. Ne zamanki Kılıçdaroğlu: “Ben, Dersimli Kemal’im” dedi işte o zaman ister parti içinde olsun ister dışında ulusalcıların, milliyetçilerin sesi yüksek çıkmaya başladı. Bir de kutuplaştırma siyasetini Kullanan Erdoğan İnanç ve köken durumunu ortaya atınca ulusalcı, milliyetçi ve dinci kesime gün doğdu… Cumhurbaşkanlığı adaylığı gündeme gelince vuruşlarını Kılıçdaroğlu’nun Alevi kimliğini ortaya koyarak Alevi aday olmaz yada Alevi aday seçilmez algısını yaratarak partisinde ve ittifakında bile oy verilmemesi gereken bir durum olsa da bütün bunlara rağmen yüzde 48’lik bir oy oranı gibi bir başarıyı yakalamasına engel olamadılar.

Gelinen süreçte 13 yıllık genel başkanlık döneminde hep yanında olanlar, sürekli milletvekili listelerinin başını çekenler seçim yenilgisinin faturasını Kemal Kılıçdaroğlu’na kesip değişim adı altında birer birer sıvıştılar. Son tahlilde Kemal Bey’i yanlış yönlendirmeleriyle onu itibarsızlaştırma; küçük düşürme rolüne soyundular. Kendisini kimi çevrelerin ve bizlerin çeşitli zamanlarda naçizane uyarılarımıza rağmen Kemal Bey, “bakarız, ederiz” gibi geçiştirmelerle süreci istenmeyen bir finalle kapatmış oldu…

Yazımın başında da söylediğim gibi Dersim coğrafyasının sahip olduğu özgünlük dolayısıyla Dersim halkı ve o coğrafyanın yaymış olduğu Alevi inancı dolayısıyla bu inancın yürütücüleri olan, dünyanın ve Türkiye’nin çeşitli yerlerinde yaşamış halklar Kemal Bey, her ne kadar bu yönünü dışa vurmasa da onun şahsında kendilerinin özünü buldular, mutlu oldular; gururlandılar. Ancak ona karşı özellikle inanç üzerinden yapılan haksızlığa da üzüldüler. Umarım bu üzüntüleri ileriki süreçte kırgınlığa dönüşmüş olmaz.

Bütün yanlış ve eksikliklerine rağmen o sevecen bakışların ve naif yapınla dile getirdiğin çözüm ve önerilerin, sosyal adalet vurgun, haksızlık karşısındaki duruşun, insanları farklılıklarına rağmen bir araya getirme çabaların unutulmayacak. Türkiye halkları, Dersim halkı, özellikle yaşlılarımız başta olmak üzere Kemal Abi, biz seni çok sevdik…

Neler Söylendi?

Raştiye..

Sayın Kılıçdaroğlu olumlu ve olumsuz yanları doğru ve yanlış yönleriyle bir şeyler yapmaya çalıştı.Özellikle büyük kentlerin belediyelerini kazanmak Kılıçdaroğlu'nun büyük başarılarıydı.Kılıçdaroğlu, ideolojilerin katı tutumlarını yumuşattı.Muhafazakar ve milliyetçiler ile de ittifak yapılacağını hatırlattı bize...Bu durum "Kılıçdaroğlu Doktrini" idi...Yalnız çok ödünler verdi, bu da iyi niyetinden ve barışçıl dünya görüşünden kaynaklanıyordu.Hatta"Gandi Kemal" söylemlerine yol açtı.Cumhurbaşkanlığını kıl payı kaçırdı.Kürtlerin yarısı da oy vermedi.İttifak yaptığı milliyetçi ve muhafazakarlar da oy vermedi.Yazık oldu !..Yüzde 48 oy almak hiç de küçümsenecek bir durum değil.Bu ülkede bir Alevinin Sünni kesimden bu denli oy alması aslında sevindirici bir durum... 5 ay önce

Nejdet

Çok değerli ve daha demokrat modern ve uygar bir ülkenin başkanı olması gereken ve yıllarca Alevi kimliğini kabullenemeyen geri kalmış bir toplum için verdiği mücadele bile onun kaliteli bir lider olduğunun da en belirgin bir göstergesidir…















6 ay önce

Mustafa Güngör

Harika bir Yazı Kılıçdaroğlu nün veda konuşması hepimizi ağlattı.Bahti açık ve huzurlu bir gelecek dileğiyle sevgi ve saygılarımızı göndeririz.... 6 ay önce

Süleyman

Hak hukuk adelet sağlayan kimse hakca paylaşım özgürce yaşam ırkcı dini dili ayrımına insanca yaşam vaat veren insan Ğandi kemal insanlar bunu anlamadı dersimliler buna devam eder 6 ay önce

Muharrem Konuk

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ,devrimci halkçı bir liderdir.Bu karşı devrimcilerin ,soyguncuların işine gelmedi. 6 ay önce