1921 Anayasası (1876 Anayasası’nın bir eki) Türk ve Kürt Modernitesinin, Aleviler’in ve Seküler yaşamın ölüm fermanıdır. 1921 Anayasası;

-Hilafet Anayasasıdır.

-Padişah Anayasasıdır.

-Hiç bir zaman muhtariyetin uygulanmadığı bir anayasadır.

-İslami Hukuk Anayasasıdır.

Türkler ve Kürtler’in sağcıları, bağnazları, tarikatçıları bu Anayasası’yı referans alabilir. Ancak 21. Yüzyılda aklı başında hiç bir Türk ve Kürt Hukukçu ve Siyasetçi, 1921 Anayasasına da 1924 Anayasasına “Evet” demez.

Mevcut Anayasa’nın ilk dört maddesinin değişmesi de kabul edilmez. Çünkü böyle bir değişiklik, İslami Hukuk Devleti lehine çok hızlı bir geçiş olur.

İlk dört madde dışında mevcut Anayasa’da;

- Eğitim-Öğretim dili; Kürtçe/Zazaca eğitim-öğretimin Anayasal güvenceye alınması

-Vatandaşlık tanımı ; “Türk” ifadesinin “Türkiye” olarak değiştirilmesi.

-Başlangıç Metni; Türkiyelilik üst kimliğini pekiştiren bir başlangıç metni vurgusu ile mevcut bölümün değiştirilmesi, Çoğulcu ve Demokratik Ulus fikri kapsamında bir düzenleme yapılması ve Hümanizma fikrinin bu yeni metinde yer alması,

- Yerel Yönetimlerin ilk dört maddeye bağlılık kapsamında güçlendirilmesi, Valilerin halk tarafından iki yılda bir seçilmesi. Vilayet Halk Meclislerinin oluşturulması.

- Diyanet’in Anayasal bir kurum olmaktan çıkarılması üzerinde,

Anayasal Değişiklikler yapılabilir.

Yukarıda ki temel konu başlıkları dışında mevcut Anayasa’nın değiştirilmesi durumunda kaybeden Türk/Kürt Modernitesi ve Aleviler olur. Kazanan ise Neo-Osmanlıcı Türk-Kürt Sağı olur. Ülke İran değil, Afganistan olur. Türkler ve Kürtler’in tüm demokratik kazanımları; Aşiret-Medrese-Tarikat üçlüsünün sosyo-ekonomik tahakkümüne yem olur. 16.05.2025

Av. Cihan Söylemez/Dersim