Kadına yönelik şiddetin önlenmesine yönelik mücadelenin 25 Kasım ile sınırlı kalmaması gerektiğinin vurgulandığı açıklamanın tamamı şöyle:
25 Kasım, tün dünyada kadına yönelik şiddete karşı farkındalık oluşturmak ve somut adımlar atılması gerektiğini hatırlatmak amacıyla Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele günü olarak anılmaktadır.
Kadınlar neredeyse hayatın her alanında fiziksel, psikolojik, ekonomik ve cinsel şiddete maruz kalmakta ve en temel insan hakkı olan yaşam hakları ellerinden alınmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünya genelinde her üç kadından biri hayatının bir döneminde şiddetle karşılaşmaktadır. Bu durum kadınların temel hak ve özgürlüklerini ihlal ederken toplumsal kalkınmanın önünde de ciddi bir engel oluşturmaktadır.
Anayasa'nın 10. Maddesi, herkesin kanun önünde eşit olduğunu ve cinsiyet ayrımcılığının yasaklandığını hükme bağlamıştır. Aynı zamanda 41.madde de ailenin korunması ve çocuk hakları düzenlenirken, devletin kadına yönelik şiddeti önlemekle yükümlü olduğu belirtilmiştir. 6284 Sayılı Kanun ile mağdurların korunması ve şiddetin önlenmesi amacıyla koruyucu ve önleyici tedbirler düzenlenmiştir.
Türk Ceza Kanunu ile de şiddet suçlarının kadına karşı işlenmesi nitelikli hal kapsamında ceza artırım sebebi kabul edilmiştir.
Kadına karşı şiddetle mücadele noktasında yasal düzenlemeler, uygulamada ki eksiklikler, suçun ve suçlunun cezasız bırakılması, kadınların hukuki kazanımlarını ortadan kaldırmaya yönelik sistematik çalışmalar tehlikesiyle karşı karşıya bırakılmamalıdır. Kadına karşı şiddetle mücadelenin güçlü devam edebilmesi için hukuki mekanizmaların tam anlamıyla işletilmesi gerekmektedir. Kadınların mücadelesinde en etkili hukuki kazanım olan ve taraf devletleri her türlü şiddete karşı faillerin cezalandırılmasını sağlayacak etkin yasal tedbirleri almakla yükümlü kılan İstanbul Sözleşmesi'nin de yeniden yürürlüğe girmesi ve derhal uygulanması oldukça önemlidir.
Kadına karşı şiddetle mücadele noktasında aynı zamanda toplumsal zihniyet dönüşümü, eğitim ve farkındalık çalışmaları da mücadelenin temel taşlarındandır. Bilindiği üzere kadına yönelik şiddetle mücadele farkındalık yaratmak ve bilinçli bir toplum oluşturmakla başlar.
Unutulmamalıdır ki; kadına yönelik şiddetle mücadele tüm kurumların ve bireylerin iş birliği içerisinde hareket etmesini gerektiren çok yönlü bir süreçtir. 25 Kasım yalnızca bir günle sınırlı kalmamalı kadına karşı şiddetin önlenmesine yönelik mücadele her daim canlı tutulmalıdır.