Dersim Emek ve Demokrasi Platformu tarafından konuya ilişkin Seyit Rıza Meydanı’nda düzenlenen açıklamada “Vadilerimizde önlemler alınsın, önlenebilir ölümler ve yaralanmalar son bulsun!” pankartı açıldı.
Platform adına açıklamayı okuyan Eğitim Sen Şube Sekreteri İlhan Öner, “Bilindiği üzere, bundan 3 gün önce Dersim-Pülümür Karayolu Zağge mevkiinde seyir halinde bulunan bir araca kaya parçasının düşmesi sonucu, araç içerisinde bulunan Deniz Doğan isminde genç bir canımızı yitirdik. Aynı olayda biri ağır olmak üzere iki canımız da yaralanmıştır. Yine çok değil, geçtiğimiz Ocak ayında Ovacık Karayolu üzerinde seyir halinde bulunan başka bir araca da kaya parçasının düşmesi sonucu Ekber Soylu adında bir canımız yaşamını kaybetmişti. Öncelikle yaşamını kaybeden canlarımızı saygıyla anıyor, yakınlarına sabır ve baş sağlığı diliyoruz” dedi.
Meydana gelen can kayıplarının doğal olayların sebep olduğu can kayıpları olmadığını vurgulayan Öner, “Evet, kaya düşmesi doğal bir olaydır, ancak bu doğal olayın sonucu meydana gelen ölümler olağan ve doğal ölümler değildir. Yaşanan can kayıplarına doğrudan doğruya tedbirsizlik sebebiyet vermiştir. Yetkililer tarafından gerekli tedbirler alınmış olsaydı, kaybettiğimiz canlar bugün aramızda ve yaşıyor olacaklardı. Anayasa'nın 17.maddesi Devleti, vatandaşın yaşam hakkını korumakla yükümlü tutmuştur. Bu hak vatandaş için mutlak bir haktır. Bireyin yaşam hakkının korunması için gerekli tedbirleri almak, her şart ve koşulda bu hakkının korunması ve gözetilmesi devletin temel ödevleri arasındadır. Ancak, daha evvel kaya düşmesi sonucu can kayıpları yaşanmasına rağmen bu güne kadar benzer can kayıplarının yaşanmaması için yetkililerce gerekli önlemler alınmamış ve bu bağlamda yurttaşın yaşam hakkının korunması yönündeki yükümlülüğün gereği yerine getirilmemiştir” diye konuştu.
Kente her yıl binlerce insanın geldiğini hatırlatan Öner, “Dersim coğrafyası, barındırdığı biyolojik çeşitlilik ve doğal güzelliği kadar, derin vadileri, dağları ve kayalık alanları ile bilinen sayılı coğrafyalardan biridir. Bu özelliklerinden dolayı özellikle Ovacık ve Pülümür Vadilerinde bulunan karayollarından her yıl binlerce araç geçmekte ve yine yaz dönemlerinde Munzur Irmağı ve Pülümür Çaylarına binlerce insan uğramaktadır. Yerelde yaşayan ve il dışından gelen misafirlerle birlikte binlerce insanın Pülümür ve Ovacık Karayolunu kullandıkları dikkate alındığında, kaya düşme tehlikesinin coğrafyamızda yaşayan insanlar üzerinde yarattığı hayati tehlikenin büyüklüğü rahatlıkla anlaşılabilecektir. Son yaşanan olayla birlikte bu tehlikenin önlem alınmadıkça her gün güncelliğini koruyacağını, önümüzdeki süreçte bu tehlikenin giderek artacağını ve buna paralel olarak yeni can kayıplarının olabileceğini buradan yetkililere hatırlatmak istiyoruz. Bu karayollarını araçları ile veya yaya olarak kullanan herkes her gün bu tehlike ile karşı karşıyadır. İfade ettiğimiz sorun hayati öneme sahip olduğundan yetkililerin bu önem ve duyarlıkla soruna yaklaşmalarını ve bir an evvel önlem almalarını bekliyoruz” şeklinde konuştu.
Benzer olaylar nedeniyle can kaybı yaşanmasını istemediklerini dile getiren Öner, açıklamasını şu sözlerle noktaladı: “Bizler, coğrafyamızda bir daha benzer doğa olayları nedeniyle can kaybının yaşanmasını istemiyoruz. Bunun için yetkililerden, zaman kaybetmeden bir an önce gerekli arazi çalışmalarını yapmalarını ve kaya düşme tehlikesinin bulunduğu alanlar ile düşme potansiyeline sahip aktif kaya bloklarının tespit etmelerini, düşme potansiyeline sahip her bir kaya bloğunun/kaya parçasının bilimsel verilerinin oluşturarak, doğada yaşayan canlıların yaşamını tehlikeye sokmayacak şekilde teknik önlemleri almalarını istiyoruz. Alınacak önlemler arasında, doğal yaşama zarar vermeyecek, dinamik kaya bariyerleri ve enerji sönümleyici sistemler vb. kullanılarak önlemlerin alınması mümkündür.
Son altı ayda iki canımıza mal olan bu trajik olaylardan ders çıkarıp, benzer kazaların tekrar yaşanmaması için düşen kaya parçalarının yarattığı sorunların çözümüne ek olarak bu yolların aydınlatılmış, geniş ve güvenli hale getirilmesi de gerekmektedir. Her iki vadi boyunca, araçların güvenliği için koruyucu bariyerler oluşturulmalı, akşam sürüşleri için yollar aydınlatılmalı ve kimi yerlerdeki tehlikeli derecedeki dar yol ve virajlar gözden geçirilerek sürüş için güvenli hale getirilmelidir.
Her iki vadideki yolların aydınlatılmış, geniş ve güvenli hale getirilmesi hayatın olağan akışında bile büyük önem arz ederken, deprem riski göz önüne alındığında, vadi boyunca yollar için çalışmalara zaman kaybedilmeden başlanması bu kentin en önemli gündemi olmalıdır. Yetkililerin, depreme hazırlık açısından Mutu köprüsünü yıkıp yeniden inşa etmeyi planlaması değerlidir ancak olası depremde vadi boyunca yolların bir ya da birkaç farklı noktada kapanması durumunda, Mutu köprüsünün eski ya da yeni, açık ya da kapalı olmasının bir anlam ifade etmeyeceği açıktır. Bu yüzden, vadi boyunca tüm yolların olası depreme karşı hazırlanması, kentimiz adına depreme karşı alınacak en önemli tedbirlerden biri olacaktır.
Dersim Emek ve Demokrasi Platformu olarak, genç kardeşimiz Deniz Doğan'ın yaşamını kaybettiği olayın son olay olmasını diliyor, bir canımızı daha kaybetmeye tahammülümüzün kalmadığını buradan hatırlatmak istiyoruz. Dünya kültürel mirası listesine girebilecek ölçüde nadide özelliklere sahip coğrafyamızın, önlenebilir doğa olaylarının insan yaşamına son vermesiyle bilinen bir coğrafya olmasını istemiyoruz.”