FDG tarafından yapılan açıklamada, “Batılı hegemonik güçlerin, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu planlama ve desteğiyle, terör örgütü Hayat Tahrir el-Şam (HTŞ) Suriye’de iktidarı ele geçirmiştir. HTŞ, Suriye Milli Ordusu (SMO) ve benzeri grupların ülkede yarattığı kaos giderek derinleşmektedir.
Batılı güçler ve AKP-MHP hükümetinin 8 Aralık’tan sonra Suriye’de toplumsal barış ve istikrar döneminin başlayacağı yönündeki ortak açıklamalarının aksine, çatışmaların derinleştiği ve belirli toplumsal gruplara yönelik sistematik katliamların gerçekleştirildiği tehlikeli bir süreç başlamıştır.
Ülkede iktidarı ele geçirir geçirmez, birçok yerde Alevilerin varlığını ve Kürtlerin kazanımlarını yok etmeyi hedeflemektedirler. Alevilere ve Kürtlere yönelik saldırılar, farklı halklar ve inançlardan oluşan Suriye’nin çok kimlikli yapısını ortadan kaldırmayı ve toplumsal farklılıkları hegemonik bir siyasi anlayış çerçevesinde tek tipleştirmeyi amaçlamaktadır.
Suriye halklarının değerlerine saldıran ve inanç kimliklerine karşı düşmanlık ve yok etme politikası yürüten HTŞ ve SMO’nun faaliyetleri, özellikle Alevilere yönelik sistematik katliamlara dönüşmüştür.
Dünya genelinde yayımlanan görüntüler, katliamın boyutlarını açıkça göstermektedir. Birçok şehirde Aleviler, geçmişteki tüm suçların sorumlusu olarak gösterilmekte ve bu da Alevilere yönelik katliamları meşrulaştırma çabası olarak değerlendirilmektedir.
Bu olaylara paralel olarak, Türkiye’de bazı gruplar sistematik olarak Alevi düşmanlığı yaymakta ve bu da iç çatışma ve kitlesel katliamlara yol açabilecek istikrarsız bir toplumsal zemin yaratmaktadır.
Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu olarak, Suriye’deki Alevi katliamını kınıyor ve ulusal ve uluslararası kamuoyunu bu katliamlara karşı duyarlı olmaya, tüm halkların var olma ve kendi kaderini tayin etme hakkı temelinde, tüm kimlik ve inançların barış ve özgürlük içinde yaşayabileceği özgür ve demokratik bir Suriye geleceği için çaba göstermeye çağırıyoruz.
Türkiye’de Alevi düşmanlığı üzerinden toplumsal çatışma yaratmaya çalışanları ve bu olaylara seyirci kalan hükümeti uyarıyoruz: Hiç kimsenin ülkeyi bir uçuruma sürüklemeye ve toplumu herkes için zararlı olacak ağır bir kaos ortamına sokmaya hakkı yoktur.
Çağrımızı yineliyoruz: Suriye’de olanlara sessiz kalmak, bu suça ortak olmaktır! İnsanlık onuru, şiddeti değil, sevgi ve adaleti savunmayı gerektirir. Yaşam hakkı kutsaldır; hiç kimsenin bunu ihlal etmeye hakkı yoktur” ifadelerine yer verildi.