Ne “Negatif” ne de “pozitif” ayrımcılık!

“EŞİTLİK” istiyorum…

Kadına yönelik şiddet’ nedir? Cinsiyete dayanan, kadını inciten, ona ızdırap veren, fiziksel, cinsel, zihinsel hasarla sonuçlanan veya sonuçlanma olasılığı bulunan kamusal alanda ya da özel yaşamda baskı uygulanması, özgürlüklerinin keyfi olarak kısıtlanmasına neden olan her türlü davranış. Cinsiyete dayalı şiddet, temeli toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayanan bir olgudur. Kadınların maruz kaldığı şiddeti sadece fiziksel değil, Sözel, fiziksel, ekonomik, psikolojik, sosyal ve cinsel şiddet olarak sıralayabiliriz.

Üstelik kadın aynı anda birden fazla şiddetle de karşı karşıya kalmakta ve bu şiddet eylemlerinin önüne geçme adına ne yapacağını bilmemektedir. Bu açıdan öncelikle toplumda normalleştirilen kadına yönelik şiddet eylemleri üzerine başta kadınlar olmak üzere toplumda farkındalığı arttırıcı çalışmalar yapılmalı, “kadına yönelik şiddetin insan hakları ihlali olduğu” konusuna vurgu yapılmalıdır.

“ Toplumsal cinsiyet” nedir?

Toplumsal cinsiyet toplumun verdiği roller, görev ve sorumluluklar, toplumun bireyi nasıl gördüğü, algıladığı ve bireyden beklentileridir.

Şiddeti uygulayan erkeklerin özellikleriyle ilgili neler söylenebilir?

Toplumsal cinsiyet rolleri(toplumsal cinsiyet eşitsizliği)

Biyolojik nedenler

Uyuşturucu ve alkol kullanımı: Uyuşturucu madde kullanımında ve sonrasında, merkezi sinir sistemini etkileyen bazı patolojik durumlarda ve yetişkinlik döneminde Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) varlığında saldırgan davranışların ve şiddet eğiliminin arttığı söylenebilir.

Öğrenmeyle ilgili nedenler: Kişi ailede şiddete direkt maruz kalmasa da olaya tanık olması kişinin şiddete meyilli olmasına neden olmaktadır.

Şiddetin bir eğitim aracı olarak görülmesi

Peki, hangi koşullardaki kadınlar şiddete daha fazla maruz kalıyor?

Düşük sosyo-ekonomik ve eğitim düzeyine sahip, daha az sosyal destek alan, yaş olarak çok genç, ekonomik olarak kocalarına bağımlı, kocasından daha fazla kazanan(toplumsal roller),kendi anne babası tarafından dövülmüş, şiddete uğramış veya tanık olmuş(şiddeti normalleştirme) kadınlar şiddete daha fazla maruz kalmaktadır.

Şiddetin bedeli nedir?

1-Bireysel bedel:

*Psikolojik bedel; depresyon, kaygı, kendini değersiz bulma, kendini suçlama, kendine zarar verici davranışlar gösterme, çaresizlik, uyku problemleri, travma, madde bağımlılığı ve saplantı geliştirme.

*Fiziksel bedel; yaralanma istenmeyen hamilelik, jinekolojik sorunlar, cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve intiharlar eklenebilir.

2-Toplumsal Bedel: Şiddet nedeniyle kadın topluma sosyal olarak katılamaz.

3-Ekonomik Bedel: Şiddete uğrayan kişi ekonomik anlamda üretken olamaz.

Kadına yönelik şiddeti önlemeye ve ortadan kaldırmaya yönelik neler yapılmalı?

Kadına karşı şiddet konusunda yapılması gereken ilk şey toplumda bilinç(farkındalık) geliştirilmesidir. Bu bilinç her şeyden önce toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına yönelik olmalıdır. Kadına karşı şiddetle mücadele kolektif düzeyde ve çok kararlı bir şekilde yürütülmelidir. Kadına karşı şiddetin ortaya çıkmasına ve devamlı hale gelmesine neden olan olumsuz tutum ve davranışları ortadan kaldırmak için; sosyal farkındalık oluşturularak, toplumdaki bireylerin kadına karşı bakış açısında olumlu değişimlere sebebiyet verecek düzenlemeler yapılmalıdır.

  1. eğitim ve iş hayatında desteklenmesi elzemdir. Ülkemizde mevzuatta bulunmasına rağmen, pratikteki eksiklikler nedeniyle kadına karşı şiddet eylemlerinin önüne geçilememektedir. Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen belirli suçlara ilişkin cezalara uygulanan ‘haksız tahrik’ indiriminin kadına karşı şiddet suçlarının cezalarında uygulaması kaldırılmalıdır..

Savaşlar, afetler, iklim değişikliği ve şiddet hakkında neler söylenebilir?

Kolektif şiddet türü olarak “savaş” tüm şiddet türlerinin de görüldüğü bir alan olarak şiddet konusu içinde ciddi bir öneme sahiptir. Kadınlar, savaş ve çatışma durumunda evde, sokakta, kaçtıkları sırada, askeri alanlarda ya da mülteci kamplarında cinsel şiddete maruz kalmaktadır.

Kadın ve çocukların “afet” süreçlerinde kırılgan konumda ve dezavantajlı grupta olduğu, kadınların afet süreçlerinde toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle daha çok etkilendiğini söyleyebiliriz. Doğal afetler sırasında ya da sonrasında daha fazla belirginleşen cinsiyete dayalı şiddet, birçok farklı nedenden kaynaklanır. Özellikle kadınların ve kız çocukların afetlerde erkeklere göre daha fazla savunmasız olmaları ya da temel insan haklarının daha yaygın ihlal edilmesi, birtakım fizyolojik ve biyolojik farklılıklardan kaynaklandığı gibi, aynı zamanda kimi sosyal ve kültürel normlardan ya da rol davranışlarında kaynaklanır.

Afetlerde kadına yönelik şiddetin nedenlerinden biri de olumsuz ekonomik yaşam koşulları diyebiliriz. Aile içi şiddet, kadınların afetlere karşı özel olarak toplumsal cinsiyete dayalı savunmasızlığına etkide bulunan sosyal bir gerçektir.

“İklim değişikliği” kıtlığa, yoksulluğa, güvensizliğe ve bundan dolayı çocuk yaşta zorla evlendirilmelere ve şiddete neden olmaktadır. İklim değişikliğinden kötü etkilenen bazı Afrika ülkelerinde, başlık parası geleneği halen devam etmektedir. Kız çocuklarının yaşlı kişilerle evlendirilmesi aileler için ekonomik ek gelir olarak görülmektedir. Dolayısıyla küçük yaştaki kızların evlendirilmesi, doğal afetlerin ve iklim değişikliklerinin neden olduğu ekonomik zorluklara çare olarak düşünülen yanlış bir stratejidir. Çocuk yaşta evlilik oranlarının en yüksek olduğu ülkelerin çoğunun daha yoksul devletler veya doğal afetler açısından yüksek risk altında olan ülkeler olduğunu söyleyebiliriz.

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Gününde:

Bir kadın olarak özetle; Ne ‘”Negatif” Ne de “Pozitif” Ayrımcılık!... “EŞİTLİK” istiyorum…

Gülcan IRMAK

Sosyolog