Yıllar sonra köyüne dönmeye karar veren Kumru, sevinçle yola koyulur.
Yolculuğun sonunda, yorgun ve uykusuz bir şekilde köyüne ulaşır. Beş yıl öncesinde köye yerleşen çocukluk arkadaşı Fatma’yla sevinç içinde birbirine sarılırlar ve yılların özlemini giderirler.
Birkaç gün sonra Fatma, Kumru’nun dönüşünü merak eder ve köye yerleşme fikrini duyunca uykuları kaçar. Bu fikrinden dolayı rahatız olur. Sevinç içinde bir birbirine sarılan iki arkadaşın dostluğu kısa bir sürede sona erer.
Fatma’nın huzuru kaçar. Çıkarı uğruna kocası Hasan’la köylüsünün arasını açar. Kumru’yu gönderme planları yapılır.
Bu durumdan rahatsız olan Kumru, hayal kırıklığı içinde: “Vay be, demek ki dostluk artık göstermelik pazarına düşmüş.
Bu zamanda kimseye iyilik yaparak yaranılmaz.” sözünü hatırlar ve boş yere söylenmemiş olduğunu düşünür. Bir anda hava, kuzeyden buz gibi esmeye başlar. İki arkadaşın dostluk muhabbeti fırtınalı bir havaya dönüşür.
Fatma: “Hayırdır kız sıkılmadın mı buralardan? Sen ne zaman dönecen?”
Kumru: “Ne demek? Hayırdır? Unutma ki burası benim de köyüm?”
Fatma: “Evet, köyün olmasına köyündür ama...”
Kumru: Eee yanlış olan nedir?”
Fatma: “Kalın kaldığınız kentte... Burası artık o eski köy değil. Ne tadı kaldı ne tuzu...”
Kumru: (İçinden) Delinin zoruna bak. Meydan sana kalsın diye mi istemezsin bizi buraya.
Kumru: “Pekâlâ Fatma, anlat bana, sen neden buradasın?”
Fatma: “Köyümüzdür deyip düzenimizi bozup geldik.
Buralara bir bulaştık işte sorma. Şimdi de dönemiyoruz geriye. Sen olsan ne yaparsın sevgili Kumru’m? Eminim benim gibi çaresizce sineye çekip; dağa, taşa, kurda, kuşa dönersin.”
Kumru: “Ha ha ha! Ne güzel, ben de artık buralıyım, üzülme kız. Artık yalnız değilsin bundan sonra. Hep birlikte zil takar, kurdu kuşu da oynatırız.”
Fatma: “Nasıl yani? Ne demek istiyorsun?”
Kumru: “Anlayamadın mı sevgili Fatma’m? Ben de karar verdim dönmeye. Ne dersin bu yaratıcı fikrime?”
Fatma: “Hımm, inanmıyorum sana. Yok canım, yapma derim!”
Kumru: “Neden?”
Fatma: “Arkadaşını dinle, perişan olursun dönersen geriye.”
Fatma, Kumru’nun ciddi ciddi dönüş kararında olduğundan emin olunca, meşhur dedikodu başlar.
Kocasına haber vermek için hemen eve dönmeye karar verir. Dili tutulmuş gibi olur. Kekeleyerek: “Hasan neredesin? Duydun mu bu deli karıyı? Şehirleri karıştırdı. Şimdi de sıraya sokmuş burayı. Aman Allah’ım! Duy da inanma. Bu kötü bir şaka mı Allah’ım? Hasan, gördüklerim rüya mı biri anlatsa bana. Hasan, Hasan neredesin? Kahrolası herif, nerede kaldın yine?”
Hızlı adımlarla eve doğru koşar. Koşarken hem söylenir hem dizlerini döver. Bu telaşlı hali Kumru’nun dikkatinden kaçmaz. O da gizliden gizliye göz ucuyla süzer ve büyük bir küfür savurur: “Nasıl da tutuştun, alışmışsın bir başına cirit atmaya, edepsiz kadın!”
Kumru: “Fatmacığım bir dakika, senin köyünse benim de köyümdür. Neden bu kadar rahatsız oldun bir anlat hele? Burada mutlu değilsen dön geriye Fatma’m.”
Fatma: “Yok daha neler. Dün geldin, bugün de beni mi kovuyorsun buralardan?
Beş yıldır buranın kahrını çeken benim, sen değilsin Kumru Hanım.
Saçını başını bana yoldurmadan dön geriye.”
Kumru: “Ne, ne, ne?! Sen ne demek istiyorsun Fatma Hanım! Ağzından çıkanı kulakların duyuyor mu senin?”
Fatma: “Yürü git kız, konuşma ileri geri, kafamın tasını attırma! Sana mı soracağım nasıl konuşacağımı?”
Kumru: “Aaa delinin zoruna bak. Doğduğum topraklara dönmek için senden izin mi alacaktım çapsız kadın!
Şu tipine bir bak, gören Afgan göçmeni sanır.
Fatma: “Sana ne be, defol buradan İstanbul güzeli!
Kumru: “Çok istiyorsan sen defol! Yıllardır bu toprakları yağmalamışsın, hakkımız olan her şeyi tüketmişsin, bizim sana hesap sormamız gerekirken baykuş gibi ne ötersin tepemizden? Kendine gel, bu nasıl bir açgözlülük?
Şimdi beni iyi dinle! Köyümün saklı cennetleri nasıl da yağmalanmış doyumsuzların eliyle.
Gözün neden doymaz? Beş yıldır, hakkımız olan merayı kiraya verip yemişsin, tarlalarımızı kullanmışsın, odunlarımızı yakmışsın, bir de üstüne üstük bize saldırıyorsun. Buna izin vermem!
Tüm halkıma haber gönderecem, dönün köyünüze diyecem. Bunlar burada bir başına kalınca, sonra engeller koyuyor yollarınıza. Dönelim hep birlikte memleketimize ve yarından itibaren sana ve Afgan göçmenlerini andıran kocana dava açacağım haberin olan, yandan çarklı cambaz kadın.
Aylin Altun Gül
AH DERSİM kitabından alıntı.