Kulakları ağır işittiğinden dolayı herkes Sağır Kamil diye hitap ederdi. Kamil dendiğinde fazla tanıyan olmazdı. Ama Sağır Kamil dendiğinde onu herkes hemen tanırdı.
Sağır Kamil, Pertek Belediyesi'nde kadrolu temizlik işçisiydi. Kadro unvanı çöpçü olarak geçerdi. Fakirliğinden, biraz engelli oluşundan dolayı olacak, Pertek Belediye Başkanlarından Numan Coşkun zamanında (1960 öncesi) işe alınmıştı. Çok gariban ve çalışkan bir emekçiydi. Görevi gereği Pertek çarşısının temizliğini tek başına o yapardı.
Sabahtan akşama kadar süpürgeyle caddeleri temizler, el arabasına doldurduğu çöpleri Dıngırova'daki imam Hatip Lisesinin olduğu yerin biraz altındaki çöplüğe dökerdi. O tarihlerde Dıngırova'da tek bir ev yoktu. Çöplük olarak kullanılan yer, bugün yerleşim yeri olmuş ve lüks binalarla doldurulmuş durumda.
Sağır Kamil'in başka bir görevi daha vardı. Başıboş köpekleri zehir vererek öldürmek görevi de ona verilmişti. Verilen görevi yapmak zorundaydı. "Ben yapamam" deme olanağı yoktu.
Pertek, eskiden beri başıboş köpeklerin çok yoğunlukta barındıkları bir yerleşim yeridir. Geniş bahçeler, su kaynakları, yiyecek bulmanın daha kolay olmasından ötürü, sahipsiz köpeklerin yaşam alanı olarak seçmelerinde, tercih nedenleri olmuştur.
Başıboş köpeklere karşı halk fazla tepki göstermezdi. Ama bağ, bahçelere verdikleri zarardan dolayı da belediyeye şikayet ederlerdi. O tarihlerde köpeklerin toplatılması, kısırlaştırılması, barınaklara konulması diye bir uygulama yoktu. Tek uygulama zehirleyerek öldürmek. Özellikle çarşı merkezinde sürüler halinde dolaşan köpekler, zehirlemenin hedefinde en başta gelenler oluyordu.
Zehirleme işinin yapılması talimatını alan Sağır Kamil, fırından aldığı sıcak somun ekmeklerin içerisine zehri yerleştirdikten sonra, ayrı bir poşete de zehirsiz ekmekleri koyup, köpekleri takip ederdi. Köpekler kaçmazdı zaten.
Önce zehirsiz ekmeklerden önlerine koyardı. Taze somun ekmeğinin cazibesine karşı duramaz hemen yutarlardı. Zehirsiz ekmeğin ardından ayrı poşetteki zehirli ekmeklerden bir iki parça koyardı. Yediği ekmeğin lezzetiyle, içine zehir konulan ekmekleri fark etmesi mümkün değildi. Bir çırpıda zehirli ekmek parçalarını da hemen yiyorlardı.
Yediği zehrin etkisi, onbeş, yirmi dakika sonra kendisini gösteriyordu. Önce dengesini kaybediyor, koşmak istiyor koşamıyordu. Kendisini çok zorlasa da yere yıkılmaktan kurtulamıyordu. Yere yıkıldıktan sonra, ağızdan köpük şeklide salyalar akardı. Arka ayaklarını arka tarafa doğru gererken vücudu taş gibi kasılmaya başlardı. Can verme olayı çok uzun ve acılı geçerdi. Çektiği cefa, ışıltısı kaybolmuş gözlerinden belli oluyordu.
Birkaç saat sonra da ölümü tamamlamış olan köpekler, el arabasına üst üste konulup, çöplüğe götürülürdü. Sağır Kamil'in o günkü işi de bitmiş oluyordu.
Sağır Kamil'in çalışması 1970'li yılların başına kadar devam eder ve emekli olur. Emekli oluşundan beş, on yıl sonra hastalanır. Komşularının anlatımına göre çok zor can verir. Günlerce eli, ayağı titrer ve vücudunun öldüğünde çok kasılmış bir durumda olduğunu söylerler.
XXX
Günümüzde de acımasızca yürütülen uygulamalardan kaçınmak lazım. "Yaratılanı yaratandan dolayı sev" felsefesine, zihniyetine her zamankinden daha fazla gereksinimimiz var. Bu felsefeye uygun hareket edilse ne çaresiz hayvanlar katledilir ne de o hayvanların katledilmesine alet olma zorunda kalan emekçiler zan altında kalır.
Suçlu, emekçiler değil sistemdir.