Dersim Son Dakika Haber - Dersim Ekspres Gazetesi
HV
09 MAYIS Perşembe 08:01

NEWROZ ALANLARINDAN 1 MAYIS ALANLARINA…

Muzaffer YALLI
Muzaffer YALLI
Giriş Tarihi : 27-04-2024 12:25

Bu senenin Newroz alanları oldukça coşkulu ve kalabalıktı. Dikkat çeken önemli bir husus da katılan kitlenin önemli bir kısmını gençlik oluşturuyordu. Bu coşku ve kitleselliği bu yıl 1 Mayıs alanlarında da görmek hepimizin en büyük arzusu olmalı. Zira geçmiş senelerin 1 Mayıs kutlamaları arzu edilen kitleselliği sağlayamamıştı. Cumhuriyet tarihinin en kitlesel ve en görkemli 1 Mayıs kutlaması 1977 1 Mayıs’ıdır. DİSK’in organize ettiği ve birçok sosyalist parti ve hareketlerin de içinde yer aldığı bu büyük buluşma, günler öncesinden işveren ve hükümet cephesini tedirgin etmiş ve aynı zamanda alarma geçirmişti.

1 Mayıs 1977 günü İstanbul’un muhtelif semtlerinden ve çevre illerden gelen işçiler ve emekçiler, sabah saatlerinde üç koldan taksime yürüyüşe geçmişlerdi. Bu üç yürüyüş kolu, Fatih/Saraçhane, Beşiktaş ve Şişli/Harbiye’den işçiler ve emekçiler Taksim’e akıyordu. Saat 18.00 civarı Taksim Alanı tıklım, tıklım iğne atsanız yere düşmezdi. 600-700 bin işçi ve emekçinin katılımı ve coşkusu alanı kızıla boyamıştı. DİSK başkanı Kemal Türkler konuşmasını sürdürüyordu. Halen Saraçhane tarafından gelen yürüyüş kolu alana girememişti. Bu yürüyüş kolu tam alana girmek üzereyken, Sular idaresi binasından ve InterContinental Hotel’den, alanda bulunan halkın üzerine otomatik silahlarla ateş edildi. Taksim Alanı bir anda sessizliğe bürünürken, siren sesleri ve gaz bulutu alanı kaplamıştı. Kenar mahallelerde yer yer çatışmalar bir süre devam etti. Akşam haberlerinde 1 Mayıs Taksim mitinginin kana bulandığını ve 34 işçinin hayatını kaybettiği bildiriliyordu.

Bu katliamın, devletin kontrgerilla elemanlarınca yapıldığı, yapılan bütün araştırmalarda ve görüntülerle ortaya çıkarılmış olmasına rağmen, devlet yetkilileri bunu hiçbir zaman kabul etmediler.

1 Mayıs tarihinde buna benzer işçi katliamları çok olmuştur. 1 Mayıs 1886 yılında ABD’nin Chicago kentin de işçiler, 12 saatlik çalışma süresini 8 saate indirmek ve çalışma şartlarını yeniden düzenlenmesi için 40 bin işçi greve gitti. İşverenler grevi kırmak için çetelerini işçilerin üzerine sürerek 6 işçiyi katlettiler. Bu katliamı protesto edenlerden 8 işçi hakkında idam davası açıldı. Bunlardan dört işçi önderi olan Albert PERSONS, Adolph FISCHER, George ENGEL ve August SPIES, 11 Kasım 1887 tarihinde idam edildiler. Albert PERSONS isimli işçi önderinin özür dilemesi şartıyla affedileceğinin söylenmesi üzerine, mahkeme heyetinin karşısında tarihe geçecek şu sözleri ifade etmişti. “Bütün dünya biliyor suçsuz olduğumu. Eğer asılırsam cani olduğumdan değil, emekçi olduğumdan asılacağım” diyerek, mücadele kararlılığını ve onurunu bütün dünya ezilen ve sömürülen halklarına miras olarak bırakıyordu.

İşçi önderlerinin cenaze törenlerine yüz binlerce insan katıldı. ABD’de yaşanan bu olaylar uluslararası işçi örgütlerini harekete geçirdi. II. Enternasyonal 1889’da Paris’te düzenlediği kongrede, Amerikan işçilerin mücadelesini desteklemek amacıyla, dünya çapında gösteriler düzenlendi. 1890’dan başlamak üzere 1 Mayıs’ı da, “Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü “olarak kabul edildi. 150 yıla yakın bir zamandır bütün ülkelerin işçi ve ezilen halkları, Albert PERSONS ve arkadaşlarının bu mücadelesini, enternasyonal dayanışma içinde günümüze kadar taşımış oldular.

Ülkemizde 1 Mayıs kutlamaları cumhuriyet tarihi boyunca genellikle hep yasaklarla anıldı. İlk sayılabilecek 1 Mayıs kutlaması, 1923 yılında çok sayıda işçiler greve çıkarak, 1 Mayıs’ın resmi tatil olarak tanınmasını, 8 saatlik işgünü, serbest sendika seçme ve grev hakkının tanınmasını talep ettiler. Bu tarihten sonra 1 Mayıs’ın tarihi hep yasaklarla geçiştirildi.

27 Mayıs 1960’dan sonra, Toplu Sözleşme, Grev ve Lokavt Kanunu’nun kabul tarihi olan 24 Temmuz’u, işçi sınıfına 1 Mayıs’ın yerine bayram olarak dayatıldı. Ancak devletin bu gayri ciddi girişimleri, işçi sınıfının kararlı mücadelelerinden dolayı sonuçsuz kaldı.

1976, 1977 ve 1978 yıllarında gelişen toplumsal muhalefetin sağlamış olduğu göreceli özgür ortamlarda, büyük kitlesel katılımlarla 1 Mayıs kutlamaları yapılmış oldu. Düzen karşıtı toplumsal muhalefetin giderek büyümesi ve bu muhalefetin içinde yer alan bazı radikal devrimci hareketlerin doğrudan mevcut düzeni hedef alarak, bu düzenin değişmesi gerektiğini Türkiye Halklarına deklere etmesi, Türkiye egemen sınıflarını ve iktidar güçlerini oldukça tedirgin etmişti. Bu toplumsal muhalefeti mevcut yasalarla engellemeyeceğini gören egemen sınıf ve zümreler, çareyi ve çözümü 12 Eylül 1980 Askeri Darbesini yapmakta buldular. Ülke yönetimine bir askeri darbeyle el koyan “Milli Güvenlik Konseyi” (Askeri Faşist Diktatörlük) başta 1 Mayıs kutlamaları olmak üzere, bütün yurtta her alanda fiili yasaklar yürürlüğe koymuş oldular.

1981-1986 yılları arasında 1 Mayıs kutlamaları tamamen yasaklanmıştı. Ama tüm yasaklamalara rağmen, kısa süreli iş bırakmalar, bayramlaşmalar ve bildiri dağıtma gibi etkinlikler yasaklara rağmen yapıldı. Bu mücadeleden yılmayan Türkiye İşçi Sınıfı ve ezilen halkları, nihayet 22 Nisan 2009 günü TBMM Genel Kurulu’nda 1 Mayıs, “Emek ve Dayanışma Günü” olarak resmen yasalaşmasını sağlamış oldular.

Uluslararası İşçi Sınıfı ve Emekçi Halkların yüzyılı aşan bir zamandır, ülkelerinin baskıcı ve otoriter sömürü rejimlerine karşı, her türlü bedeli ödeyerek verdikleri kararlı mücadeleyi kesintisiz bir şekilde günümüze kadar taşınmış oldular.

1 Mayıs’ın bu tarihsel mücadelesini, Türkiye İşçi Sınıfı ve Emekçi Halkları olarak, şanına uygun şekilde 1 Mayıs alanlarını doldurarak kutlamalıyız.

YAŞASIN 1 MAYIS…

BİJİ YEK GULAN…

YORUMLAR