Dersim Son Dakika Haber - Dersim Ekspres Gazetesi
HV
02 MAYIS Perşembe 21:08

DEPREM DEĞİL İKTİDAR DA ÖLDÜRÜR!

Çetin Düzce
Çetin Düzce
Giriş Tarihi : 11-02-2023 13:48

Ülkemizde yaşanan depremlerden sonra herkesin adeta koro halinde söylediği cümle, “Deprem değil bina öldürür.” Evet, buna hak vermemek elde değil doğrudur yani burada herkesin hemfikir olduğu görüş şu olmaktadır “Müteahhit efendi; yapacağın binayı depreme dayanıklı bilimsel hesaplarla projelendirip ona göre gerekli malzemeyi kullanmalısın, ey Devlet sen de gerekli kontrol mekanizmasını sağlamalısın ki olası depremlerde o bina dayanıklı bir halde kalabilsin ve insanlara mezar olmasın.”

Aslında biz bu ülkede deprem gerçeği ile 17 Ağustos 1999’da Gölcük’te meydana depremi ile tanıştık. O deprem meydana geldiği ve etkilediği coğrafi durum açısından Türkiye’nin hemen hemen her kentinden insanların ve yaşadığı finans, ticaret ve yazılı ve görsel medyanın etkili olduğu il olan İstanbul’da da büyük bir sarsıntı ve korku hissettirdiği için artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak sözünü gündeme yerleştirdi. Yine ekranlara namı diğer Deprem Dede, Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü olarak görev yapan Ahmet Mete IŞIKARA depremle yaşamayı telkin ederken, Bu duygu ile insanları doğal olarak depreme dayanıklı konut alma yönüne teşvik etmiş oldu. Öyle ya AKP’nin ilk dönemki parlak firmalarının sahibi ne demişti hatırlayalım! “İnşaatlar için kumları Marmara Denizi’nden, demirleri hurdadan çektik. Tüm müteahhitler aynı şeyi yapıyordu. Deprem olursa binalar kâğıt gibi yıkılır. İstanbul’a ordu bile giremez, ölen şanslıdır…”

Fakat 1999 depremi sonrası görünen manzara öyle değilmiş. Huylu huyundan vazgeçmemiş. “İnşattın depreme dayanıklılık maliyetinden ne kadar kırparsam kardır.” İnsan ve diğer canlıların hayatlarının ne önemi var. Kaderde varsa olan olur mantığı işliyorsa ve de ne gören, ne de duyan olursa, TOKİ de sosyal Konut yerine ranta dayalı konut üretimine ağırlık verirse olan yine gariban halka oluyor…

Bu günlerde İstanbul’da deprem olmadı ama Kahramanmaraş Pazarcık merkezli 10 ili kapsayan deprem o ünlü müteahhidi haklı çıkardı. Görevi bu tür doğal afetlerde koordineli olarak çok hızlı bir şekilde afet bölgesine müdahale edip gerekli arama kurtarma çalışmasını başlatan, sağ kalanları da güvenlikli yerlere yerleştiren devlet, bu son depremde adeta görünmez oldu… Eskiden güvenlik tedbiri alan, lojistik destek sağlayan ordu ile çadırları ile aş evleri ile sıcak ortam sağlayan Kızılay da ortada yoktu… Kaç gündür insanlar enkaz altında, yakınları da enkazların başında bekliyorlar. Belki de birçoğunun isteği “Ölseydim de bu soğuğu, bu acıyı, bu eziyeti çekmeseydim” olmuştur.

Türkiye’de 1500'lü yıllardan itibaren farklı zamanlarda de 7 ve üstü büyüklüğünde 23 deprem meydana gelmiştir.

Avrasya-Arap-Afrika levhası arasında yer alan ülkemizin sınırları içerisinde Kuzey Anadolu Fay Hattı, Doğu Anadolu Fay Hattı ve Batı Anadolu Fay Hattıyla deprem kuşağında bulunuyor. Yakın tarihe bakıldığında 17 Ağustos 1999’da merkez üssü Gölcük olan 40,70 kuzey enlemi ile 29,91 doğu boylamında 7.4 büyüklüğündeki 45 saniye süren Gölcük depremi sadece Kocaeli’nde, İstanbul’ da değil, Ankara'dan İzmir'e kadar geniş bir bölgede ve Marmara'da hissedildi. Ve bu deprem Türkiye'nin deprem geçmişinde "en uzun deprem" olarak biliniyor.

Resmi olarak 17 bin 118 kişinin öldüğü, 25 bine yakın kişinin de yaralandığı sonradan 2010 yılında yayınlanan Meclis Araştırması Raporu'nda ölen kişi sayısı 18.373 olarak güncellendiği depremde 285.211 ev, 42.902 işyeri hasar gördü.

12 Kasım 1999’da Düzce’de 30 saniye süren 7,2 büyüklüğündeki depremde, 894 kişi hayatını kaybetti, 2 bin 679 kişi yaralandı ve binlerce kişi evsiz kaldı.

2003 Bingöl Depremi, 1 Mayıs 2003 tarihinde gerçekleşen, Türkiye'nin doğusunu etkileyen, 6,4 büyüklüğündeki depremdir.

Merkezi Bingöl'ün 15 km kuzeyin yaşandı. Etkilenen bölgede en az 176 kişi öldü, 625 bina çöktü veya ağır hasara uğradı. Çeltiksuyu'ndaki yatılı okulda koğuş bloku çöktüğünde 84 can kaybı meydana geldi.

23 Ekim 2011’de Van’da gerçekleşen depremin büyüklüğü 7,2 olarak ölçüldü.

Tüm Türkiye bu depremin yaralarını sarmak için seferber olmuşken bu kez de 9 Kasım 2011 günü Van Merkez’e 16 kilometre uzaklıktaki Edremit ilçesinde, büyüklüğü 5.6 olan yeni bir deprem meydana geldi.

23 Ekim ve 9 Kasım 2011 depremlerinde toplam 601 kişi hayatını kaybetti, 1.966 kişi de yaralandı.

24 Ocak 2020 tarihinde Elazığ'ın Sivrice ilçesi Çevrimtaş köyü civarında büyüklüğü 6.8, derinliği 8.05 km. olan deprem bölgede hasar ve can kaybına yol açtı. Depremde hayatını kaybedenlerin sayısı 41 kişi, binin üzerinde insan da yaralandı.

30 Ekim 2020'de İzmir'in Seferihisar ilçesi açıklarında 6,6 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Depremde 116 kişi hayatını kaybetti, 1034 kişi ise yaralandı.

Şimdi yukarıda yakın tarihimizde meydana gelen ve en can alıcı olan 1999 depremi ile dönemin hükümetinin bir defalık olarak halktan topladığı deprem vergisi kalıcı hale gelmiş ve 66 milyar 143 milyon lira gibi çok büyük miktarlara ulaşmış olmasına rağmen 2002’den beri ülkeyi aralıksız yöneten şimdiki iktidar bu paraları deprem tedbirleri için kullanmak yerine yol, köprü gibi gösterişli alanlarda kullanınca liyakatsiz kişileri görevlere getirip bütün yetkileri tek elde toplayınca gördük ki, 10 ilde eş zamanlı meydana gelen yıkım ve enkazı kaldırmayı insanları sağ çıkarmayı beceremiyor…

Halktan, 20 yıldır başta cep telefonu olmak üzere internet, bankacılık işlemleri, Spor Toto, Milli Piyango, uçak biletleri, gümrük ve pasaport işlemleri gibi birçok hizmet bedelinin içinde alınan deprem vergisi ile binaların güçlendirilmesi ve tüm Türkiye'de deprem güvenliğinin sağlanması gerekiyordu. Ancak dönemin Maliye Bakanı AKP'li Mehmet Şimşek, deprem paralarının duble yollara harcandığını bir önceki Maliye Bakanı Kemal Unakıtan da “Bu vergiler deprem için getirilmiş olsa, alınır biterdi. Bütçenin ihtiyacı olduğu için toplandı, milleti aldatmanın alemi yok” demişti.

İşte size deprem gerçeği, “ insanları deprem değil depremle ilgili gerekli tedbirleri almayan iktidar da öldürür…”

 

 

 

YORUMLAR
Serpil Kirpikçi 1 yıl önce
Gerçekleri yılmadan usanmadan söyleyeceğiz, bir daha bu talan düzenini yaşamamak için yönetici seçimimizi özenle yapıp en önemlisi de denetleyerek, hesap sorarak. Emeğinize sağlık. Serpil Kirpikçi
Canip aslan 1 yıl önce
Eline emeğine sağlık. Ders alalım derler. Kimsenin ders aldığına tanıklık edemiyoruz.