Dersim Son Dakika Haber - Dersim Ekspres Gazetesi
HV
20 NİSAN Cumartesi 01:11

İKİNCİ YÜZYILA GİDERKEN TÜRKİYE HEDEFİ

Çetin Düzce
Çetin Düzce
Giriş Tarihi : 14-03-2023 10:02

Türkiye Cumhuriyeti, ilanından sonra önce liberal ekonomik uygulamalara girişmiş ancak yeterli sermaye birikiminin olmaması ve 1929 dünya ekonomik krizi ile birlikte devletçi modeli uygulamaya koymuş siyaseten de tek partili yönetim modeli ile 1946’lı yıllara kadar gelmiştir.

1946 yılından itibaren çok partili demokratik hayata merhaba denilse de aslında tam demokrasinin uygulandığı bir siyaset yapılanması hayat bulmamıştır. Özellikle sosyalist ve komünist partilerin bu çok partili dönem denilen süreçte yer almaları kanunen engellenmiş ve yasaklanmıştır.

1960 anayasası ile bir nebze ortam iyileştirilmiş olsa da özellikle komünist parti yasağı uygulaması devam ettirilmiştir. Dolayısıyla tek parti yönetimi ve Merkez Sağ ve milliyetçi sağ koalisyonlarca yönetilen ve üstüne üstlük milli güvenlik kurulu oluşumuyla da pekiştirilen yönetim anlayışında, sola, sosyal demokrasiye ait ne varsa engellenmiş ve zapturapt altına alınmıştır. Hele bir de 10 yılda bir gelen askeri darbeler ve ekonomik krizler ülkeyi her defasında hep geriye götürür olmuştur.

Ülkenin son 20 yıldır aralıksız dinci, faşist bir anlayışla yönetiliyor olmasından dolayı da Alevilere uygulanamayan laiklik hepten rafa kaldırılmış ve devletçi ekonomik modelle hayata geçirilen ekonomik üretim tesisleri arazileri ile birlikte yok edilmiş ve peşkeş çekilmiştir.

Askeri darbenin bu ülkede sola, Kürtlere, Alevilere ve demokratlara neler yaptığını günümüzde 50 yaş üstü bulunan herkes biliyordur. Yine genç kuşaklar, o günleri büyüklerinin anlatımlarından, yazılanlardan okuyarak ve çekilen filmlerden izleyerek öğrenmiş oluyorlar. Askeri darbelerin sola, devrimcilere, demokratlara, Alevilere, Kürtlere getirdiği; kan, gözyaşı, idam, kurşun, işkence, zulüm, işten atmalar ve sürgünden başka bir şey değildi…

Ekonomik Krizlerde bu ülkede inanç ve köken gözetmeden büyük bir kesim oluşturan işçinin, köylünün, dar gelirli çalışanın, emeklinin, memurun dolayısıyla emekçi kesimin kabusu oldu.

EKONOMİK Kriz Ülkede:

- İşsizlik, açlık, yoksulluk olarak insanların çöpten yiyecek toplamalarını getirdi.

- ilkokul öğrencilerinin besleme çantalarının boş şekilde okula gitmelerine neden oldu.

- Yüksek enflasyona yol açtı.

- Fiyat değişmeleri ile ilgili beklentilerin paniğe yol açmasına neden oldu.

- Geleceğe dönük belirsizlik göstermesine sebep oldu.

- Mali sektörde dengelerin bozulmasını getirdi.

- Borçlanmaya bağlı hızlı büyümeye yol açtı.

- Denetimsiz rekabet oluşturdu.

- Kredi talebindeki ani ve hızlı artışı sağladı.

- Yerli paranın değerini düşürdü.

- Döviz piyasasında istikrasızlıklara yol açtı.

- Bankacılık sektöründe sorunlar ortaya çıkardı ve yükünü de örgütlü olmayan geniş emekçi halk kesiminin üstüne bıraktı.

Özetle ülkede dar gelirli çoğunluğu açlığa muhtaç, barınmaya ihtiyaç hale getirmiş oldu…

14 Mayıs 2023 seçimiyle ikinci yüzyıla doğru giden bir Cumhuriyet var ve Cumhuriyeti demokratik ve sosyal cumhuriyete dönüştürmenin görev ve sorumluluğu ile karşı karşıyayız.

İşte burada Sola ve Sosyal Demokrat iktidarlara ve Programlara ihtiyaç var ve bunu hayata geçirecek kadrolara görev düşüyor.

Bunun için ülkenin makroekonomik politikalara ihtiyacı var.

Yeni nesil kalkınma stratejisine ihtiyaç var ve bu stratejiyi de dört ayak üzerine inşa etmek gerekiyor.

Bunlar:

- Demokrasisi, kurumları ve kuralları güçlü.

- Üreterek zenginleşen, rekabetçi.

- Zenginliği adil paylaşan.

- Temiz ve yeşil bir Türkiye demektir.

Bu strateji kapsamında özetle şu hedeflere varmalıyız.

• Beş Tepe’yi Kapatıp Cumhurbaşkanlığı makamını eski yerine Çankaya Köşkü’ne taşımak.

• Seçim barajını yüzde 3’e çekmek yada tamamen kaldırmak.

• Parti kapatmayı yasaklamak.

• Özel yetkili mahkemeleri kaldırmak.

• Basın ve medya özgürlüğü.

• Belediyelerde kayyum atamaya son verilmesi.

• Ülkeye Tekrar parlamenter sistemi getirerek tek adam düzenine son vermeyi sağlamak.

• Mali kural uygulamasını başlatmak.

• Türkiye Varlık Fonu’nu tasfiye ederek, bütçe birliğini sağlamak.

• TOKİ konutlarının ücretsiz olarak barınmaya açmak.

• Strateji ve Planlama Teşkilatı’nı kurmak.

• Sendikalaşmanın ve örgütlü toplumun önünü açmak.

• Yine meslek örgütlerinin üzerindeki Demokles’in kılıcı gibi duran iktidar tehdidini kaldırarak meslek örgütlerini bölmeye değil her meslek örgütün de tek oda tek meslek örgütü yaratarak ve bu güvenceyi sağlamak.

• İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden yürürlüğe sokmak.

• Sınırlı kamu kaynaklarını, Kanal İstanbul gibi rant projeleri için kullanmayı durdurmak.

• Karbonsuzlaşma Stratejisini ve Yeşil Mutabakatı, ekolojik krizin tüm muhatapları ile beraber, toplumsal uzlaşı yoluyla oluşturmaya varmak.

• Haydi, o zaman 14 Mayıs 2023’de sandık başına…

YORUMLAR
Al 1 yıl önce
Önümüzdeki seçimlerde sizlerinde parlamentoya inşallah gidersiniz sizin çalışmalarınız terbucenizin katkılarızınızla değiştirilen laik ve demokratik girenler geri geliri yolun açık olsun
Cafer Çağrıtekinci 1 yıl önce
Bir ülkede, önce ahlaki iyileştirme olmalı ki; ekonomi iyileşsin. Bana soracak olursanız, Türkiye; gerek yeraltı ve yer üstü kaynakları bakımından zengin bir ülke, fakat; ahlaki bir çöküş yaşadığınızda, bu kaynakları halk tabanına yatmakta sıkıntı yaşıyoruz. Oysa yöneticiler, ahlaken dürüst, paylaşımcı olsalar. Tüm ekonomik sorunlar çözülür. Kısaca Türkiye'nin ekonomik sorunu, ahlaki sorununun düzeltilmesi ile hallolacaktır.