Sosyalist Enternasyonal, birkaç gün önce İstanbul’da CHP’nin ev sahipliğinde toplandı. Küresel çapta sol, demokrat, sosyal demokrat ve sosyalist partileri bir araya getiren en büyük uluslararası siyasi organizasyon olan Sosyalist Enternasyonal’in başkanlığını İspanya Başbakanı Pedro Sánchez yürütürken, başkan yardımcılığı görevini CHP Genel Başkanı Özgür Özel üstleniyor.

6 kıtadan, 81 ülkeden 89 partinin tam üye olarak yer aldığı, istişari ve gözlemci üyeleriyle toplam bileşeni 115’e ulaşan Sosyalist Enternasyonal, Arnavutluk’tan Gana’ya, İspanya’dan Meksika’ya kadar pek çok ülkenin iktidar partilerini de bünyesinde barındırıyor.

İstanbul’daki toplantının ana teması ise “Hak Ettiğimiz Bir Dünya İçin Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz: Değerler ve Dayanışma Temelinde Küresel Bir Vizyon” olarak belirlendi. Bu başlık, Türkiye’de başta Ekrem İmamoğlu ve diğer belediye başkanlarının içeri atılmaları ve halk iradesine karşı yapılan baskılara karşı milyonlarca kişinin dayanışmasıyla dünyaya güçlü bir mesaj vermeyi amaçlıyor!

Türkiye'den Cumhuriyet Halk Partisi CHP üyedir. Tarihsel olarak baktığımızda Sosyalist eğilimdeki çeşitli işçi sınıfı partileri II. Dünya Savaşı'ndan hemen sonra uluslararası bir federasyon içinde yeniden örgütlenme girişimlerini başlattılar.

1946'da İngiltere'de toplanan uluslararası konferansta bir haberleşme ve irtibat bürosu kuruldu. Bu büro ertesi yıl daha temsili nitelikte bir danışma organına dönüştürülerek Uluslararası Sosyalist Konferans Komitesi (COMISCO) adını aldı.

Bu komite 1951'de Enternasyonal'i yeniden kurmaya karar verdi. Sosyalist Enternasyonal'in kuruluşu Temmuz 1951'de Frankfurt'ta düzenlenen kongrede gerçekleşti. Kökenleri işçi hareketinin erken uluslararası örgütlerine kadar uzanan Sosyalist Enternasyonal, kurulduğu o zamandan belli bir döneme kadar giderek daha aktif hale geldi ve üye sayısı önemli ölçüde arttırdı ve yine özellikle son yıllarda üye sayısını iki katından daha fazla artığı söylenebilir. Sosyal demokrat, sosyalist ve işçi partileri olarak bu örgütlülüğü oluşturan ve bir araya gelmeyi başaran bu Enternasyonal’in belli dönemlerde özellikle Avrupa demokrasisindeki konumları başta olmak üzere dünya çapında son yıllara kadar demokrasilerde önemli bir siyasi güç olarak yerlerini almışlardır ve dolayısıyla Enternasyonal'in çok sayıda üye partisi ülkelerinde hükümetlere liderlik etmiş veya ana muhalefet görevini yerine getirmişlerdir.

Bölgesel Komiteler, Sosyalist Enternasyonal'in kendi bölgeleriyle ilgili çalışmalarını tanımlar ve bilgilendirir ve ulusal ve bölgesel bakış açılarından örgütün ortak küresel politikalarına girdi sağlar. Sosyalist Enternasyonal'in bölgesel Komiteleri Afrika, Arap Dünyası, Asya ve Pasifik, BDT, Kafkasya ve Karadeniz, Kürt Halkı, Latin Amerika ve Karayipler, Akdeniz ve Orta Doğu Komitesi'dir.

Yukarıda kurumsal işleyişini anlatmaya çalıştığımız bu örgütün son İstanbul buluşması dışında, adına yaraşır bir eylem ve etkinlik yaptığını söylemek ne yazık ki mümkün görünmüyor. Oluşturulan komitelerinin hiçbir kıymeti harbiye sinin olmadığını en basiti örneği; derin kapitalist kriz ortamının insanlara getirdiği açlık ve yoksulluk ile yine; yaşanan uluslararası kapitalist ve emperyalist hegemonyanın dünyada ortaya özellikle yakın bölgemizde Ortadoğu da koyulan senaryolarda görmekteyiz. Yaşanan bunca olumsuzluk karşısında özellikle, Sırpların Bosna’da

Boşnaklara karşı yaptığı zulüm ve kırım, ABD’nin Irakta yaptıkları… Yine Suriye iç savaşının getirdiği göç dalgasının insanları soktukları koşullar ve yaşattıkları dramlar, yine yakın tarihte; Suriye’de HTŞ adıyla anılan şeriatçı, gerici, kafa kesici, güruhun özellikle Alevilere ve Hristiyanlara yaşattıkları kıyım ve işkence karşısında sessiz kalması harekete geçmemesi İsrail Faşist devletinin Filistin halkına yaptığı soykırım, karşısında adeta sessizliğe bürünen Sosyalist Enternasyonal’in ruhuna ve varlık sebebine aykırılık olarak kabul edilmesi gerekiyor. Bu Enternasyonal yapı bir an önce atıl durumdan ve eylemsizlik ortamından çıkarak dünya kamuoyunun haksızlık ve eşitsizlik karşısında duyarlı hale gelmesini sağlamalı. Sosyalizmin “ savaşsız sömürüsüz dünya ” düzeni idealine sahip çıkma görevini Sözle değil harekete geçerek yerine getirmelidir.