“Yasak Bölge” Dersim 1937/38 katliamından sonra boşaltılan ve katliamdan kurtulan insanların (Dersimin Kayıp Kızları Belgeselin konu alanı) farklı illere sürgün edilmeleri ve 10 yıllar sonra yeniden yerleşime açılarak, sürgünde olan bölge insanlarının tekrar mülklerine/köylerine yerleşmesiyle başlayan bir sürecin adıdır. Bu Yasak Bölge nitelemesi, Ovacık halkının sürgün edilmeyen kesimi tarafından dillendirilmiş ve bu bölgenin 1994 yılında, devletin “olağanüstü hal rejimi” tarafından tekrardan köyleri yakılarak bölge halkının yeniden zorunlu göçe tabi tutulmasıyla birlikte; genel olarak halkın dilinde hep söylenir olmuştur.
Yasak Bölge’yi bilmeyenler için kısaca tanıtacak olursam. Munzur Vadisi’ni Ovacık’a doğru geldiğinizde, yaklaşık 40. Km de Aşağıtorunoba girişinden sağa doğru ayrılan toprak yoldan yine yaklaşık 50 km kadar bu yolu sürekli dağa çıkar gibi tırmanarak rakımı yüksek, derin vadileri (Ahponos Vadisi), yaylaları ve yüksek dağlarıyla (Sultanbaba dağı) oldukça verimli bir bölgeden bahsetmek mümkündür.
94 köy boşaltmalarından önce bu bölgede 20 kadar köy ve mezralarda yaşayan binlerce insan, yoksul ve zorluklar içinde olsa da, sıcak yuvalarında ve mülklerinde yaşamlarını sürdürebiliyorlardı. Ama şimdi bu bölge, tam 30 yılı aşkın süredir insansız, doğası ve köyleri tahrip olmuş, yetiştirdikleri bütün meyve ağaçları, özellikle asırlık ceviz ağaçları hep kurumuş veya tüccarlar tarafından kesilip odun niyetine satılmış bir bölgeden bahsediyoruz. Birçok köy ve mezraların yolları erozyondan dolayı bozulmuş ve su kaynakları tamamen körelmiştir. Yani kısacası, uzun yıllardır insan eli değmemiş olan bu doğa, tamamen vahşi bir ortama dönüşmüş vaziyettedir.
Yasak Bölge köy ve mezralarını yeni ve eski isimleriyle şöyle sıralamak mümkün. Aşağıtorunoba/Kırmelabınene, Yukarıtorunoba/Kırmelaserene, Ağaçpınar/Haşgırage-Ağdat- Direge, Çambulak/Çerğat-Kulko- Bodik, Eğimli/Tıkaliye-Veroz-Maras, Yalmanlar/Abaşıyo, Eskigedik/Birmo, Kızılçayır/Mergasure-Merğo-Mudırık, Işıkvuran/Harşiye, Yakatarla/Zaruge-Masro-Merho, Yoncalı/Mamkırege, Çayüstü/Ortenige gibi.
Bu bölge köylerinde yaşamış olan insanlar, uzun yıllardır kendi kültürlerinden, değerlerinden ve asırlardır birlikte yaşadıkları komşularından kopartılarak, uzak diyarlara ve yabancısı olduğu bölgelere sürülerek yaşamak zorunda bırakıldılar. Adeta kendi ülkelerinde statüsüz göçmendirler! Yine bu insanlarımız koparıldıkları topraklarından ve kültürel değerlerinden vazgeçmemiş olacaklardır ki, her yıl yazları kendi köylerine 2-3 aylığına da olsa, gelip kalmaktadırlar. Bu insanlarımızın çoğu arıcılık yapmaktadır. Bölgede zengin bitki çeşitliliğinin bulunmasından dolayı, ilimizin de en kaliteli balın burada üretilmekte olduğunu belirtmekten fayda var.
Her türlü zorluğa rağmen, yaşama tutunmaya çalışan yöre insanlarımızın, bu zorluklarını giderme konusunda devlet kurumların bugüne kadar hiçbir yardımı olmamıştır. Yollarının bozuk olması, elektriğin her yere verilememesi, su kaynaklarının yok oluşu, barınakların teneke ve saclardan yapılmış olması gibi temel insani gereksinimlerinin olmaması, insan yaşamını zorlaştırmanın ötesinde, çağdışı ilkel bir yaşamı kabule adeta razı edilmişlerdir. Bu durum devletin bir utancı olması gerekir! Yöre insanlarının devletten en çok istedikleri ve sürekli ilgili kurumlara talepte bulunarak, Aşağıtorunoba’dan başlayan toprak yolun Pülümür’ün Kocatepe/Asgirek Köyüne bağlanarak asfaltlanmasını istiyorlardı. Ama yıllardır bu istekleri devlet tarafından yerine getirilmedi ve önemsenmedi bile. Özellikle kış aylarında kar ve yağmurdan dolayı bozulan yolların temizlenmemesi nedeniyle, 60 km yol yerine, daha uzun mesafeli yolları kullanmak zorunda bırakıldılar. Bölge halkının ve muhtarların her dönemin valilerine, özel idare müdürlerine, kaymakamlara yaptıkları ziyaret ve başvurular şu ana kadar hep sonuçsuz kalmıştır.
Bölge halkı için yeni bir umut daha doğmuştur diyebilir miyiz acaba? Bu umut, ilimize yeni bir valinin atanmış olmasıdır. Vali Bey ilimize hoş gelmiştir, kendisine buradaki görevlerinde başarılar diliyoruz.
Çiçeklerle ve törenle karşılanan Sayın Vali Şefik Aygöl, Dersim/Tunceli halkının hoşgörüsüne layık olacağını ifade etmiştir. “Bu göreve, milletimize hizmeti bir ibadet sayarak, insanı merkeze alan bir yönetim anlayışıyla çalışacaklarını” belirtmiştir. Umarız ki diğer valiler gibi söyledikleri bu güzel temenniler havada kalmaz ve yöre halkını hayal kırıklığına uğratmaz. Bölge halkının tek ve en önemli sorunu ve isteği, bölgenin tek karayolu olan Aşağıtorunoba – Kocatepe arası yolun ( yaklaşık 50 km) standartlara uygun, menfez ve tasfiyesi yapılarak doğa şartlarına uygun olarak asfaltlanmasıdır. Tabi elektrik hatlarının yenilenmesi ve şimdilik mevcut yerleşim yerlerine ihtiyaçları giderecek elektriğin verilmesi zorunlu bir durumdur.
Bu yolun asfaltlanması halinde, 94 yılından beridir köylerinden uzak diyarlarda yaşamaya mecbur edilen yöre halkının, önemli kesimine geri dönüş imkânları sağlanmış olacaktır. Başta Sayın Vali Bey olmak üzere, ilin bütün ilgili kurumlarını bu duyarlılığı göstermelerini, insani ve vicdani değerde bölge halkı için çok kıymet taşıyacaktır.
Bölge halkıyla yaptığım sohbetlerde, arı sağım zamanı (Eylül) geldiğinde Vali Bey ve diğer kurum sorumlularını davet edeceklerini belirtmişlerdi. Zira bu yaşadıklarımızı hiçbir yazı veya sözlü anlatım kimseyi inandırmayacaktır. Ancak kendilerinin gelip buralarda yaşadığımız sıkıntıları bir zat görmeleri gerekiyor. Belki o zaman vicdanları harekete geçer halka bu yaşatılanlar karşısında!
Emeğinize yüreğinize sağlık..
Teşekkür Ederim Muzaffer Bey