Dersim Son Dakika Haber - Dersim Ekspres Gazetesi
HV
29 NİSAN Pazartesi 19:02

AP UŞE-HÜSEYİN AMCA

YILMAZCAN ŞARE
YILMAZCAN ŞARE
Giriş Tarihi : 15-10-2023 18:31

Bir insanın yüzünü ve yüzünden sızan hüznünü ne kadar seyredebilirsiniz? Kaybetmenin derin acısını metanet ile kavuran o yüze bakarken aklınızdan neler geçer ki? Az önceydi, hemen az önce kazma kürek seslerinin örttüğü o hayat… Az önce hayat arkadaşını açılan o kuyuya emanet edip, betondan evinin kapısının önünde elleri bağlı bekleyen Hüseyin amcanın sessiz çığlığını dinliyorum. Gözlerim, yorgun yüzüne takılıyor ikide bir. Dünyanın en çaresiz anı bu. Dövünmek nafile. Onca yıllık hayat arkadaşını bir çırpıda toprağın altına koyup o eve dönmek kolay mı?

Zaman, Hüseyin amcanın kasketinden yüzüne akarak donmuş. Eşinin ailesine adadığı o yorgun hayat bir gece önce patlamış ve doktora götürülmüş. Yüksek tansiyon demiş doktor. Hozat’tan Dersim’e sevk etmek istemiş ama Hüseyin amcanın eşi kabul etmemiş. “Benim eşim ben olmasam korkar onu yalnız bırakmam” deyip imza karşılığı evine dönmüş. Fakat o gece geçirdiği kalp krizi sonucu hayata veda etmiş. Hüseyin amca artık tek ve bir başına kalmış. Uzaklardaki çocukları yetişip gelmiş annelerinin vedasına ama ne fayda.

Hüseyin amcanın sessiz ağıdını duyuyorum. Sigara kağıdı inceliğinde titriyor rüzgarda. Kirpikleri soğuyor, yüzü milyon kere acıya batıp çıkıyor. Yüzünü seyrediyorum. O acılı adam yanında oturan adama beni göstererek fısıltı ile şunu söylüyor; “Şu adam kim? Misafir mi? Yabancıdır sanırım karnı aç mı tok mu? Çay verin.” Onca acısına rağmen o mağrur duruşunu bozmadan yutkunuyor acısını. Kim bilir daha kaç gece yapayalnız kalacak bu evin altında.

Ne kadar korkuları ile yüzleşecek belli değil. Ama biliyor Hüseyin amca. Eksilen tuz değil ekmek değil. Eksilen hayatının büyük parçası, yaşama gayreti, sevinci, dayanağı. Eksilen karısı, kadını, canın cananı. Parmak uçları morarıyor. Hani çıkıp bağıra bağıra ağlasa belki rahatlayacak ama ağlama yasaklı zamandan geliyor Hüseyin amca. Ellerini dizinin üzerinde birleştirip derin derin boşluğa bakıyor. Her baktığı yer sanki derin bir girdaba dönüşüyor. Oturduğu sandalyenin üzerinden acıya karışıyor Hüseyin amca. Gözlerine bakıyorum. Göllenen yaşların dışarı taşmasına izin vermeden siliyor elindeki peçete ile. Ama içindeki fırtınalar yüzündeki kıyamete karışıyor gibi.

Bu acının düğünüdür. Bu acının zehir akıtan zamandan damıtılmasıdır. Yakılmış kaya kınasında kanıyor kırmızı bir elma. Harabe evler ahı. Kırık aynalar senfonisi. Ahlar ülkesi ve vurulmuş gayret yani. Nasıl bir döngüdür bu? Evvelini tüketmiş o can terki, bedenini koyup bir çukurun dibine eve gelmek. Kapanan kapı, örtülen pencere… Ağlamak senin payına düştü Ap Uşe. Şimdi nasıl yaşanır şu kahrolası acıdan kanayan yerde? Gece ile gündüz arası ve derinden yaralı. Adı batasıca yaşamak nasıl da hoyrat. Güle güle de Ap Uşe. Güle güle de yarine. Çünkü kimse girmez kabre kimse yerine. Devrin daim olsun. Toprağı bol. Gül ile gülistan içinde uyusun hayat arkadaşın.

YORUMLAR